Yokluğun var olması muhal olduğuna göre, yani yokluktan söz edemeyeceğimize göre, varlıktan da söz edemeyiz. Varlıktan söz edememek demek, yokluğa gitmemiz demek değil.
Varlık ve yokluk kavramları modası geçmesi gereken ve yerlerini daha iyilerine bırakması gereken kavramlar. Bizim için birer aşamaydılar ve artık onları terk etmemiz gerekiyor. Bu kavramları kullanmadan bir şeyleri konuşabilir miyiz, bunu söylemek çok zor. Belki de bir sonraki aşamaya hiçbir zaman geçemeyeceğiz. Bir sonraki aşama nedir, hiçbir fikrim yok. Ancak varlık ve yokluk kavramları artık tatmin edici değiller. Boş lakırtılarla uzun zamandır yerimizde sayıyoruz.
Megasonik Siklon
@hitcaw
·
2yıl
Tanrı ya da Tanrılar
Bir şey önce yok gibi gözükürken sonra var olmuş zannediliyorsa birisinin ya da birilerinin yarattığı varsayılıyor çoğunlukla. Bu da gizli bir zaman varsayımı içeriyor. Bense ne bir zaman görüyorum ne de önceden yokken sonradan yaratılan bir şey. Yaratılan bir şey olmayınca bir yaratıcı Tanrı var mıdır, yok mudur gibi sorular ve bunun üzerinden geliştirilen teist, ateist, deist, agnostik gibi tanımlamalar magmada sürahi aramak kadar anlamsız ve boş geliyor bana. Kendilerini öyle tanımlayanlar için anlamlı olabilir, benim durduğum yerde öyle değil.
Tanımı dahi yapılamayan, oyun hamuru gibi bir kavram olan Tanrı’yla uğraşmak yerine evreni, canlılık adını verdiğimiz hâli ve kendimizi anlamaya çalışmak çok daha ilgi çekici ve faydalı olur diye düşünüyorum. Tanrı’nın varlığına ya da yokluğuna olan ilgim ancak bu iletideki kadar. Bir şekilde bu gizemli “varlık”ı tanımlayabildiğimizi ve tanımladığımız gibi var olduğunu düşünelim. Böyle bir durumda onun bize ilgisinin benim ona ancak bu iletideki ilgim kadar bile olacağını sanmıyorum.
“Birbirimize benzeyerek , davranışlarımıza dair toplu bir bilgiyi kendi ellerimizle bizi yönetmek isteyen insanların eline veririz. Oysa panikten kurtuluşumuz , uyuşmazlığımızdan , yolumuzun kestirilemez oluşundan gelir. Algı mühendisleri dediğimiz birtakım kişiler , bizim yerimize her şeyi önceden düşünüyor. Oysa , biz hâlâ kendi hayatlarımızın dizginlerini elimizde tuttuğumuzu sanıyoruz. Planlar yapıyor , önümüze aşılacak basamaklar koyuyor , kariyerlerimizi , taksitlerimizi , geleceğimizi hesaplayıp duruyoruz. Oysa bunların hepsi bize seçenek gibi sunulmuş gereklilikler. Ve farkında değil miyiz ki , herkes aynı şeyleri yapıyor. Tıpkı birbirimize benziyoruz.”
Bir otobüse biniyoruz, sahiden biniyor muyuz
Söyle, nerde "Göğe bakma durakları", nerde
Birinin elinde gazete ve süt
Gazete mi, evet gazete
Bütün manşetler tutsaklığı ve yenilgiyi çağrıştırıyor
Paramızı veriyoruz, üstünü alıyoruz, bozuk paralar
Cebimizde nikel
Cebimizde sarılmış ölüler halinde.
Her şey bir hızlı adım
"Şu çılgın yaşama kavgasında, uzun sürecek bir şeyler elde etmeye bakıyoruz; yerimize kazık kakmak gitti saçma bir umuda kapılarak kafamızı birtakım süprüntülerle, ıvır zıvırla dolduruyoruz."
İkimizde seni seviyoruz ne güzel
Olmuş yerlerine bakıyoruz
Bütün aynalarda
ikimizde seni beğeniyoruz ne güzel
mevsimler geçiyor üstümüzden
susuz bir yolculuk
tıka basa dolu mataralar arasında
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
söylenmiş sözleri tekrarlamaktan
ve incinmekten yine
eski yaralarımızdan korkuyoruz
ikimizde saklanıyoruz ne