ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Atsız'ın üzerinde önemle durduğu noktalardan biri de Türk dünyası dil birliğidir. O, Türk dünyasının dil birliğine doğru gidişini Sovyetlerin engellediği kanaatindedir: "İstanbul Türkçesi yavaş yavaş Türkiye dışına taşarak bütün Türklerin edebî dili olmak istidadını gösteriyordu. Kırım Türklerinden Gaspirali İsmail Beğ'in
Reklam
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
ATSIZ'DA TÜRK-TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK: 1943 yılındaki En Sinsi Tehlike broşüründe "Siyasî, içtimaî mezhebim Türkçülüktür." (Atsız 1992: 68) diyen Atsız'ın Türkçülüğüne geçmeden önce onun genel olarak "milliyetçilik” hakkındaki düşüncesini aktarmak doğru olacaktır. Ona göre milliyetçilik sosyal bir kanundur: "Tarihin
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
Turancılık
Turancılık, Türkiye'de 60 yıldan beri tartışılan bir konudur. Zaman zaman Türklerle akraba milletleri de içine alan bir sistem halinde düşünülmekle beraber bugün Turancılık deyince Türkiye'de anlaşılan şey tarihi mirasları da dahil olduğu halde bütün Türklere tek devlet halinde birleştirmek ülküsüdür ve her Ülkü gibi nesillere bakan kan
Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ ZARAR EDİYOR YALANI 12 Eylül darbesi sağ sol kavgasını bitirmeye yönelik bir darbe değildi. Bilakis 12 Eylül askeri darbesinin taşlarını döşemek için sağ sol kavgası batı şerri tarafından içinize bilinçli sokulmuş bir nifaktı. 12 Eylül askeri darbesinin asıl yapılma sebebi 1950 tarihinde para ağaları yararına ve
İstiklâl harbi'nin büyül dâhi komutanı, Türk köylüsünün sesini duydu
Milliyetçi hareketin fikri mahiyetini bu hareketin dâhi kahramanı birkaç tarihi hitabe ve beyannamesiyle mükemmelen tespit ve ifade etti. Gaye, Türk milliyetinin gerçekleşmesi, yani tam bağımsızlığı ve tam hürriyetiyle Türk milleti çoğunluğunun, yani köylünün hâkimiyet ve refahıdır. Türk milleti de artık büyük çoğunluğunun menfaatlerini yerli veya yabancı azınlığın menfaatlerine feda etmemek azmindedir. Milli cihadın gayelerinden birisi de işte budur: Türk köylüsü artık hakikaten hâkim ve efendi olmak istiyor. Milli cihadın Dâhi Kahramanı milletin bu iradesini derinden duydu ve açıktan ilan etti.
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
160 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.