Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gerçekten söylediğim kişiyim, toplumdışı bir insan, yersiz yurtsuz, serseri."
..."İyi de, büyüyünce üzülüp duracaksa niye büyüsün ki insan?"
Reklam
Ah! şu çocukluk yaşantım, her türlü havada, hayal aleminde yüzlercesine sade, en kayıtsız dilenciden daha kayıtsız, yersiz yurtsuz, eşsiz dostsuz olmaktan gurur duyup dolaştığım büyük yol, ne aptallıktı - ayrımına yeni varıyorum!
Osmanlıların son bir asrında tarihî şehirler ve İstanbul için giderek derinleşen ve yoğunlaşan iki önemli ve büyük problem alanının oluştuğunu görüyoruz. Bunlardan birincisini ıslahat teşebbüsleriyle irtibatlı olarak şehircilik, yerleşme (imar-iskan), merkez, mahalle, mabet, ev, sokak.... kısaca insan-mekân münasebetleri fikrindeki değişme diye özetleyebiliriz. Saray, üst bürokrasi, ilmiye, aydınlar sadece siyasi iktidarlarından değil şehirlerinden, mimari geleneklerinden, yerleşme ve oturma biçimlerin- den, sokak ve binalarından da şüpheye düşüyorlar... ... İkinci problem alanı mağlubiyetler ve çekilmelerle birlikte Rumeli'nden, Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan, Kırım'dan, Ege adalarından... İstanbul başta olmak üzere tarihî şehirlere akıp dolan göçmen insanların getirdiği, biriktirdiği beklenmedik meselelerdir. Binlerce yersiz yurtsuz, savaş yorgunu ve bitkin, hasta, acılarla dolu, yoksul, çoluk çocuk, yaşlı genç insan mahşeri... Bu tablo aynı zamanda kural tanımayan/kaide tanımaya imkânı olmayan bir manzaraya, her bakımdan zor bir duruma işaret ediyor.
Sayfa 1058Kitabı okudu
İnsan zihni, yersiz yurtsuz bir soyut cevhere dönüşmüş durumda. Sürekli arayış içerisinde bir oraya, bir buraya dolanıyor. Tabii ki arayış içerisinde olmak önemli ama her yere gidebilen bir insan hiçbir yere gidemiyor demektir. Gideceği yerin, istikametin mahiyetiyle ilgili zihninde bir fikrin olması gerekir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Modern şehirlerde insanların “konutu” (house) vardır ama “yeri yurdu” (home) yoktur. Güç istemine dayalı ve anlamdan yoksun bir dünyada yersiz yurtsuz zihinler kendilerine tutunacak bir yer ararlar ama artık zemin ayaklarının altından kaymıştır. Nietzsche’nin “Evsiz yurtsuz olmanın keyfini çıkartalım; açık havayı ve aydınlığı avantaja çevirelim.” önerisi de sadra şifa olmaz. Zira insan, tanımı gereği yer yurt sahibi olmayı ve bir yere ait olmayı ister. Bir yere ait olmayanın herkesin mülkü olması kaçınılmazdır. Düşünmek, insanın ait olduğu yeri bulma çabasıdır.
Reklam
Insan eğer ölebiliyorsa niye yaşamakla uğraṣsın ki?
“İyi de büyüyünce üzülüp duracaksa niye büyüsün ki insan?”
“Kısacık bir dakika içinde bile bir sürü insanın kalbini kırabilir insan. Ama insanların gönlünü almak çok daha uzun sürer.”
Ya umudumuzu tamamen kaybeder, yıkılır ve parçalara ayrılırsınız; Ya da öyle bir direnç gösterirsiniz ki sizi bir daha kimse yıkamaz.
Sayfa 172 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
241 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.