Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir parti ya da bir hükümet layık olduğu halkı yönetir, az çok uzun vadede de halk layık olduğu hükümete sahip olur.
Sayfa 195Kitabı okudu
Halk, zenginliğin çalışmanın ürünü değil, örgütlü soygunun meyveleri olduğunu anladı. Zenginler artık saygıdeğer insanlar değil, etobur hayvanlar, halkın kanını emen çakal ve akbabalardır.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Uzmanlar ve sosyologlar sömürgecilerin manevralarının ardındaki yönlendirici güçtür ve çeşitli “kompleksler” üzerine araştırmalar yaparlar – kafa karışıklığı kompleksi, saldırganlık kompleksi ve sömürgeleştirilebilme kompleksi. Sömürge insanı terfi ettirilir, birkaç kuruşla psikolojik olarak onları etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Bu önemsiz yöntemlerin, bu göz boyamaların başarı kazandığı olur. Sömürge insanı üçüncü sınıf bile olsa onu insanlaştıracak her şeye o kadar açıktır ki, bu önemsiz sadakalar bazı durumlarda onu etkilemeyi başarır. Bilinci o kadar zayıf ve bulanıktır ki, en küçük bir kıvılcımla bile ateş alır.
“Yüreğinizde sizden altta olan insanlara karşı yer yoksa, Tanrı’nın evinde de sizin için yer yok.”
Sayfa 171Kitabı okudu
Bugün partilerin misyonu, tepeden verilen emirlerin halka iletilmesidir.
Sayfa 168Kitabı okudu
Bataklık evin içinde artık.
Az gelişmiş ülkelerin gençlerine kapitalist ülkelerin eğlence kültürü pazarlanır. Alkol, porno filmler, kumar makineleri, polisiye romanlar.
Reklam
(..) sömürge halkı ruhunun derinliklerinde hiçbir otoriteyi kabul etmez. Üstünde egemenlik kurulmuştur ama ehlileşmemiştir. Aşağılanır ama aşağılandığına asla inanmaz. Sömürgecinin üzerine atlamak için dikkatinin dağılmasını sabırla bekler. Yerlinin kasları sürekli gergindir, beklemededir. Kaygılı ya da dehşete düşmüş olduğu hiç söylenemez. Aslında av rolünden çıkıp avcı olmaya her an hazırdır. Sömürge halkı ezilen biridir ama ezen olma hayalini sürekli kurar.
Sömürgecilik hemen hemen hiçbir zaman bir ülkenin tümünü sömürmez. Doğal kaynakları çıkarmak ve metropole ihraç etmekle, böylece belirli bir sektör görece zenginleşirken sömürgenin geri kalanını azgelişmiş ve yoksul bırakmakla, daha doğrusu bu yoksulluğa gömmekle yetinir.
Yüreğinizde sizden altta olan insanlara karşı yer yoksa, tanrının evinde de sizin için yer yok
Sayfa 171 - versus kitapKitabı okudu
Avrupa kelimenin tam anlamıyla Üçüncü Dünya’nın yarattığı bir şeydir. Onu boğan zenginlikler, azgelişmiş ülkelerden yağmalanan zenginliklerdir. İnsan ticaretinde uzmanlaşmış olan Hollanda’nın limanları, Bordeaux ve Liverpool dokları önemlerini sürülen milyonlarca köleye borçludur. Bu yüzden, bir Avrupa devlet başkanı elini yüreğine koyarak azgelişmiş dünyanın bahtsız halklarının yardımına koşması gerektiğini söylediğinde içimiz minnetle titremiyor. Tam tersine, kendi aramızda, “Bu bize ödenmesi gereken adil bir tazminat yalnızca,” diyoruz. Yani azgelişmiş ülkelere yapılan yardımı “sadaka” olarak kabul etmeyeceğiz. Bu yardım çifte bilinçlenmenin onaylanması olarak görülmelidir: Sömürgeci halkların bunun onların borcu olduğu bilinci ve kapitalist güçlerin de bunun ödenmesi gerektiği bilinci.
Reklam
(..) liderlerin azgelişmiş ülke halklarından istediği muazzam çabanın beklenen sonuçları doğuracağına inanmıyoruz. Çalışma koşulları değiştirilmezse, emperyalist güçlerin hayvan düzeyine indirgediği bu dünyanın insanlaştırılması yüzyıllar alacaktır.
Çalışma koşulları değiştirilmezse, Emperyalist güçlerin hayvan düzeyine indirgediği bu dünyanın insanlaştırılması yüzyıllar alacaktır
Sayfa 104Kitabı okudu
Yalnızca şiddetin onları özgürleştireceğine hangi zihin sapkınlığı inandırmış olabilir? zaferi ulaşabilmeyi nasıl Umut edebilirler?
Sayfa 78 - versus kitapKitabı okudu
Oy verdiniz hükümet ve kardeşlerinizin hizmet ettiği Ordu hiç duraksamadan ve vicdan azabı duymadan soykırım işlerken Siz kurban değilseniz o zaman kesinlikle işkencecisiniz
Azgelişmişlik dünyası, yoksulluk ve insanlıkdışılık dünyası. Ama aynı zamanda doktorsuz, mühendissiz ve yöneticisiz bir dünya. Bu dünya karşısında Avrupa ulusları şatafatlı bir refah içinde yüzmektedirler. Avrupa’nın bu bolluğu utanç verici bir şeydir, çünkü kölelerin sırtından kurulmuştur, kölelerin kanlarıyla beslenir ve varlığını tümüyle azgelişmiş dünyanın toprağına ve toprak altına borçludur. Avrupa’nın refahı ve kalkınması, siyahların, Arapların, Hintlilerin ve Asyalıların cesetleri ve terleri pahasına inşa edilmiştir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.