Bu gece beş mayısı altı mayısa bağlayan gecedir. Bu gece denizlerin ermişi İlyasla karaların ermişi Hızır buluşacaklar. Dünya kurulduğundan bu yana bu iki ermiş her yıl, yılın bu gecesinde buluşurlar. Eğer bir yıl buluşmayacak olsalar, denizler deniz, topraklar toprak olmaktan çıkar. Denizler dalgalanmaz, ışıklanmaz, balıklanmaz, renklenmez, kururlar. Topraklar çiçeklenmez, kuşlar, arılar uçmaz, ekinler yeşermez, sular akmaz, yağmurlar yağmaz, kadınlar, kısraklar, kurtlar, kuşlar, börtü, böcek, tekmil yaratık doğurmaz.
Anlat, bana bir parçacık ecdadımı anlat;
Muhtacım o efsaneye, tarihe masal kat!
Yattıkça büyür dağ gibi bir gövdesi varmış;
Kalkınca, uzar gölgesi dünyayı tutarmış;
Düşmanları müstefrişelerden yumuşakmış;
On saltanat elpençe rikâbında uşakmış;
Öldükçe yaşarmış dirilip hadiselerde…
Muhtacım o ecdada yalandır deseler de!
Anlat, bana bir nebzecik ecdadımı anlat;
Muhtacım o efsaneye, tarihe masal kat.
(20 Kasım 1943, S. 113, s. 5)
.. Hz Mevlana “Hak Şev!” yani “Toprak ol!” diyor. Niçin? “Bahar gelmekle taş yeşermez.” Ancak toprak yeşerir. Öyleyse taş kalpli, yani sert kalpli olma. Toprak gibi ol ki nasıl tabiat denen kainatın güneşi baharda vurduğu zaman taşlar yeşermez, toprak yeşerir; bir irfan güneşi bir gün kalbine vurduğu zaman, kalbin taş gibi olursa bir şey bitmez, yetişmez. Toprak gibi olursan senin kalbinde de nice çiçekler, nice nebatlar (bitkiler) açar. Tevazu böyle bir şeydir.