Buruşuk pardesülü adam dalgın gittikçe daha dalgın, elinde cetvel masada hesap makinesi, pusula yetmiyor dibe dalmasına bağlıyor kalın bir urganla beline ağır bir sandık salıyor kendi yeşil yosunların kırmızı balıkların uçan kabarcıkların derinliklerine orada bir sandık buluyor yakutlar, altınlar, pırlantalar adam dibe inmek için beline bağladığı sandığını keşfediyor dibe ulaştığında. Öyleyse adamın eyvah ışıdı yüreği eve dönmesine gerekçe bulamıyacak bir daha.
400 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
"...Ormandaki koruluğa doğru girdiklerinde Catherine gözlerini kırpıştırdı, güneşin parlak ışıklarından gölgeye geçince görüşü beneklenir gibi oldu ancak sonra alıştı. Başının üzerindeki ağaçların oluşturduğu yeşil örtü çok hoştu. Kuşların cıvıltısını duyduğunda onlara bakmak için atının üzerinde hafifçe arkaya kaykıldı. O anda etraflarını altı yedi tane atlı adam sarmaya başladı. Edmund arkaya döndü ve bağırdı, "Dörtnala bir şekilde doğruca kaleye geri gidin! Onları elimden geldiği kadar oyalayacağım." Catherine etraflarında hızla koşturan adamlardan gözlerini ayıramadı. Edmund'un kılıcı elinde hazır bir şekilde onlarla doğru yaklaşmak için atını mahmuzlamasını izledi. "Hemen şimdi Catherine!" diye bağırdı Stephen. Catherine'in atını frenleyerek onu döndürdü ve dörtnala koşması için atı tokatladı. Catherine'in atı şahlanarak koşmaya başladı. Catherine omuzunun üzerinden arkaya baktığında Edmund'un iki adamla savaştığını gördü. O bunu izlerken adamlardan diğer dört tanesi hızlarını kesmeden onlara doğru gelmeye başladı. Çok geçti, Catherine atını mahmuzlamıştı. Atını koruluktan açık alana doğru sürerken iki yanında iki tane atlı adam beliriverdi. Catherine'i aralarında sıkıştırmak istiyorlardı. İçlerinden biri öne doğru eğilip Catherine'in atının dizginlerini yakalayıverdi..."
Margaret Mallory
Margaret Mallory
Arzu Şövalyesi
Arzu Şövalyesi
Arzu Şövalyesi
Arzu ŞövalyesiMargaret Mallory · Aspendos Yayıncılık · 201371 okunma
Reklam
Uzun süredir kendimi amaçsızca uçan bir balon gibi yitik hissediyordum. Sonra bu adam geldi, beni aşağı çekti ve ipi bileğine bağladı. Bu çok tuhaf ama bir yandan doğru hissettiriyordu.
"Orada yaptığın şey çok güzeldi," dedim. "Ne, evsiz bir adama bozuk para vermek mi?" "Evet," dedim. "Çoğu insan yapmıyor." "Eh, daha çok insanın yapması lazım. Ama onlar da bizim gibi insan. Sebep ne olursa olsun, hayatları planladıkları gibi gitmemiş. Belki kendileri yanlış bir şey yaptıkları için. Belki de bir başkası bir hata yaptığı için. Kim bilir? Ben evsizlerin bireysel bir sorundan ziyade toplumsal bir sorun olduğunu düşünüyorum. Bu insanlar dünyamızın bir parçası. Daha çok insan yardım etmeli. Ben yardım etmeyi seçiyorum."
Yalnızım, onu özlemle anıyorum, ama garip bir şekilde mesudum. O trene. kendi biletimle binmeliyim. Belki bir gün.....
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.