Hiçbir sözcüğe gerek duymadan, açıkça anlamıştık birbirimizi.
"Gördüğüm ve hissettiğim acılardan yoruldum artık patron."
Reklam
"Sizi çok çok uzun süre yeşil tutacak vs büyütecek bir içecek verebilirim. Ve eğer yol arkadaşlığımızı nihayete erdirmeyi dilersek, arzu ettiğiniz herhangi bir noktada sizi memleketimin dışında yere indirebilirim. Hay di gidelim!"
Bırakıp gidiyor anılarımı rüzgâr Denize bırakılmış çöpler gibi Yol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibi Geri veriyor ve çekip gidiyor usulca. Bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi Bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanında İçinden koyu yeşil bir çocuğun baktığı Çürümeye yüz tutmuş yaprak renginde Ağlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyen Kırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıyla Yağmurlu bir sundurmaya Ve pencerelerde belli belirsiz bir kadın Pencerelerde ve her yanda.
Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam kitabında anlattığı Sibirya aklıma geliyor hep. Gerçekten iyi gözlemler yapmış o zaman. Sınırsız uçta yaşayan insanların yeri diye tarif ediyordu Sibirya'yı. Doğru tarif etmiş. Burada her şey sonsuz, sınır yok, sadece yeşillik ve boşluk var, gökyüzü var. Gökyüzü gri, yağmurlu olduğu için kapalı bir gökyüzü. Yeşillikler içinde yol alıyoruz. Her taraf yemyeşil, inanılmaz bir yeşillik. Yeşil bir deniz adeta. Yağmur hafif hafif devam ediyor.
Sayfa 154
"Yoruldum patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından yoruldum. Nereye gideceğimizi,nereden geldiğimizi söylecek biri. En çok da insanların birbirine kötü davranmasından yoruldum." #YeşilYol #TheGreenMile
Reklam
Kaderleri birbirlerine bağlanmış insanların kaçınılmaz karşılaşmalarına yol açan hareketlerin izini sürmek ilginçtir.
Hurilerin cilveleri
Hasan'ı Basrinin şöyle dediği nakletmiştir "Allah dostu cennette huri eşi ile birlikte kırmızı yakuttan yapılmış bir yatağın üstünde ve üzerinde nurdan bir kubbe varken eşine senin yürüyüşünü özledim der bunun üzerine eşi kırmızı yakuttan yapılmış yataktan iner ve yeşil mercandan yapılmış bahçeye geçer Allah Teala onun için o yeşil bahçede nurdan yapılmış iki yol kılar bu yollardan birinde zaferan diğerinde kafur vardır huri zeferan yolundan gider kafur yolundan döner yetmiş bin çeşit kırıtmayı icra ederek yürür
Sayfa 778 - PolenKitabı okudu
Bağdat'ta dirilirim, Şam'da vurulurum Endülüs'te bir berberi çiçeğiyim Kurtuba'da açarım Ben Küçük ve mavi gözlü bir balkan çocuğuyum Topaçlarım dağıldı Yüreğim dağlandı Bosna'da bilge kralım Mostar'da duru akan bir suyum Şehr-i Filibe'den huşu ile Bursa'ya bakarım. Ben Kafkas doruklarında uçan bir
Kayıklara binin! Lakin ilkbaşl arda dikkatli olun!"
"Bu sözlere kulak verin!" dedi diğer elfler. "Bu kayıklar çok hafif yapılmıştır ve oynaktırlar, diğer halkların kayıklarına benzemezler. Ne kadar yüklerseniz yükleyin batmaz, ama yanlış idare edilirlerse yoldan şaşarlar. Hazır burada iskele varken kendinizi nehrin sularına bırakmadan evvel kayıklara binip inmeyi biraz talim etseniz iyi olur." Grup şu şekilde ayrılmıştı kayıklara: Aragorn, Frodo ve Sam bir kayığa; Boromir, Merry ve Pippin bir diğerine; üçüncüsüne de artık çok sıkı dost olmuş olan Legolas ile Gimli binmişti. Eşyaların ve denklerin çoğunu bu son kayığa istif lemişlerdi. Kayıklar kısa saplı, enli yaprak biçiminde uçlan olan küreklerle hareket ettiriliyor ve yönlendiriliyordu. Herkes hazır olunca Aragorn onları Gümüşdamarı'nda bir deneme gezisine çıkarttı. Akıntı hızlıydı, onlar da ileri doğru yavaş yavaş yol aldılar. Sam kayığın her iki yanına yapışmış bir şekilde buruna oturmuş, özlemle karaya bakmaktaydı. Suyun üzerinde pırıldayan güneş ışıkları gözlerini kamaştırıyordu. Dil'in yeşil tarhını geçtiklerinde ağaçlar nehrin kıyısına kadar indi. Orada burada, kıpırtılı akıntı üzerinde altın yapraklar savrulup yüzmekteydi. Hava çok parlak ve durgundu; tarlakuşlarının uzaktan gelen tiz şarkıları hariç bir sessizlik vardı.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.