.
70. yaş gününde, Ulf Norrstig isimli bir avcının anlatısıdır kitap. Bir nevi yaşam muhasebesi.. Ulf yıllarca avcılık yapmış, en iyi avcılardan biridir. Artık yaşlıdır ve kalbi teklemektedir. Bir gün yine ormanda gördüğü bir kurt izini takip eder ve kurt ile arasında bir bağ oluşur. Kurdun yaşamını fazlasıyla düşünmeye başlar. Bu vesileyle insanoğlunun hayvanların, bitkilerin, kısacası doğanın yaşam alanını nasıl da katlettiğinin farkına varır. Diğer yandan ise; kendini gizemli olaylar zincirine hapsedilmiş bulur.
İnsanoğlu kendine dokunulmadığı sürece herşeye ne kadar duyarsız kalıyor diye düşündürdü kitap bana. Gözümüz kapalı nasıl da doğanın dengesini bozuyoruz ve umursamıyoruz maalesef. Hatta farkına bile varmıyoruz. Sürükleyici ve sorgulamalarla geçen işte bu kitap, okuyucuda kendi içinde yapacağı derin sorgulamalara yol açıyor. İlerleyen sayfalarda gizem ve gerilimle birlikte, polisiye türüne de yeşil ışık yakmış, etkileyici ve çarpıcı bir eser. İnsanların bireysellik tasvirini ele alan, İsveç edebiyatından olan eser, “En İyi İsveç Polisiye Romanı Ödülü” de almış. Okunması gerekenlerden. Tavsiyemdir.
#KurtOlmak
^
^
#alıntı
Bir an gelir, asıl meselenin ne olduğunu anlar insan.
^
Üzül. Ama umutsuzluğa kapılma!
^
^
#inkılapkitabevi #gutenbergyayınevi #kerstinekman #isveçedebiyatı #bloghemsire #dünyaedebiyatı #doğa #yaşam #orman
Yeşil Yol: Bir İnsanlık ve Mucize Hikayesi
Stephen King’in 1996 yılında yayımlanan romanı "Yeşil Yol" ("The Green Mile"), sadece bir korku romanı olmanın ötesine geçerek, okuyuculara derin bir insanlık hikayesi sunuyor. Kitap, hem duygusal derinliği hem de King'in ustalıkla işlediği karakterleriyle dikkat çekiyor.
"Yeşil Yol", 1930'ların
Yeşil Peri Gecesi’nde Şebnem’i dinlemiştik bu kitapta da söz sırası Osman’a geliyor. Kitap Osman’ın tuttuğu günlükler ve hayatını kitap haline getirmek isteyen birinin, tanıdıklarıyla konuşması şeklinde ilerliyor. Yazar, kitabın başlangıcını Osman’ın ölümüyle yaparak etkili bir giriş yapmış. Kitapta; baskıcı, dediğim dedik bir babayla büyümüş, bu babanın annesini ezmesine şahit olmuş, çıkarcı bir kardeşe sahip, kendi hayatını kuramamış bir Osman’a şahit oluyoruz. Lüks bir yaşamın içinde, bir sürü hayali olan ama hiçbir hayalini gerçekleştiremeyen, Şebnem’le yaşadıklarından sonra dibe doğru yol alan Osman’ı okuyoruz. Yine bu kitapta da ailenin, çocukların hayatları ve kararları üzerinde ne kadar etkili olduğunu görüyoruz.
Bu kitapta da Yeşil Peri Gecesi’ndeki gibi bir sürü soru işareti vardı. Ben mesela Osman’ın Şebnem’i, para uğruna başkasıyla yatmasına göz yummasının arkasındaki sebepleri okumak isterdim. Ki Osman kitabına baktığımızda Osman, abisine bunu bilmediğini söylüyor. Ama o kadar üzerine konuşulmuyor yani. Tanıdığı kişilerle konuşulduğunda da hemen hemen herkes o olayla ilgili Şebnem’i suçlu buluyor. Ayrıca Şebnem nerede? Olayı yaptı, nereye gitti belli değil. Yani kitapta net olmayan, cevap verilmeyen bir sürü olay var. Bu konu beni rahatsız etti ancak tabi ki yine Ayfer Tunç’un o etkili kalemi, seriyi okuduğuma pişman etmedi
Seri böyle bittiği için acaba serinin devamı da olabilir mi diye düşünmüyor değilim. Çünkü bir sürü cevaplanmamış sorularla bırakıyor sizi kitaplar. Serinin en sevdiğim kitabı Yeşil Peri Gecesi oldu Sonra Osman ve en sona da Kapak Kızı’nı koyuyorum
Arjantinli ünlü yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. #prosperokitaplığı okumalarım sayesinde yeni yazarlarla tanışıyor ve edebi yönü kuvvetli kitaplar okuyorum.
Kitap benim için bir yol hikayesi... Anlatıcı(yazar) çocukluğunda bir süre yatağa bağlı kalmış ve ayağa kalkınca sürekli yürümeye başlamış.
Kitapta yazarımız bir konferans için Brezilya'ya gider. Otelin resepsiyonundan aldığı şehir haritasını açar yeşil büyük bir alan dikkatini çeker. Oranın park olduğuna hükmeder ve her sabah otelden çıkıp parka ulaşmak için yürümeye başlar. Bu yürüyüşlerde hem kendisini, hem gördüğü insan ve olayları sorgulamaya başlar.
Çok farklı bir okuma oldu gönülden tavsiyemdir.
472 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Adı söylenmeyen bir kadının çocukluktan başlayarak 40'lı yaşlara kadarki trajik hayatı anlatılıyor. İlkokul 4.sınıfa giderken mühendis babasının iş kazasında kolunu kaybetmesi ve yüzünde derin yaralar oluşmasıyla hayattan vazgeçip bunalıma girmesi, en travmatik olanı, babası hastanede yatarken annesiyle amcasını birlikte olurken görmesiyle
Yeşil Nehir Orman'ı bölgesinde işlenen cinayetler...
Katil arkasında iz bırakmadan nasıl kayboluyor.
Ve kurbanlarını neye göre seçiyor?
Huzurlu bir bölge olan Arvota kasabası bu sıralar sessizliğini bozmuştu.
Ufak tefek olaylar ve adli vakalar olsa da yok denilecek kadar az suç vakası hüküm sürüyordu.
Ta ki...
Bir postacının ihbarı ile evde ölü olarak bulunan kadına kadar.
Olay yerine Şef Ahlas ve yardımcısı Selim intikal eder.
Vaka ise alışılmış dışında ve olmayacak şekilde bulunmuş, hiç bir delil bulunmamış ve ayrıca da akıl sır ermemiştir.
Şef ve ekibi henüz bu olay ile ilgili bir yol kat etmeden küçük bir çocuk kayıp vakası gelir ama hemen kısa sürede ise çocuk malesef ki bir önceki cinayet ile aynı durumu taşıyan özelliklere sahip şekilde bulunur.
Otopsi sonucu da pek bir delil getirmez ama kayda değer ufak parçalar da çıkar.
Birleştirmek ise Ahlas ve ekibine kalır.
Bu olaylar henüz sıcakken bir hırsız kovalamacanın sonu da cinayet ile biter.
Katilimiz iş başındadır.
Öte yandan öldürülen küçük çocuğun o gün beraber olduğu arkadaşları vicdan azabı çekerek bu işte kendilerine düşen kadarını üstlenip , olayın çözülmesine yol açacak deliller ile gelirler.
Şef Ahlas ve ekibi ise zordadır.
Kasabadan sorumlu başkan artık bu olayı çözemeyeceğine inandığı için Ahlas'ı görevden alır.
