“Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve mavilikleri çok gördük, sizin için çok kötü olacak. Benden hikayesi.”
Kendi yeşil yolumuzda yürüyoruz, her birimiz kendi zamanında.
Reklam
''İsteseniz de istemeseniz de zaman her şeyi silip süpürüyor ve sonunda geriye yalnızca karanlık kalıyor. Bazen o karanlığın içinde başkalarını buluyoruz ve bazen onları yine yitiriyoruz.''
Bir an kayboldun gibi. Yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde Bir ışık bir
Ah ! Güzel İstanbul, çocukluk anılarımda kalan o saf dürüst, dingin, siyah-beyaz kent. Bakırköy'e doğru yol alırken, trenin penceresinden bakan çocuk gözlerime takılıp kalan; pencereleri sardunyalarla süslü ahşap Kumkapı evleri, bir beygirin çevirdiği dolapla sulanan yeşil yemyeşil Langa bostanları, ya da arsız İstanbul martılannın üzerinde uçuştuğu Yedikule'nin burçları...
John Coffey: Gördüğüm ve hissettiğim acılardan yoruldum artık, patron. Yağmur altında bir ispinoz gibi yalnız, hep yollarda olmaktan yoruldum. Hiçbir zaman bana eşlik edecek, bana nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi ve nedenini söyleyecek bir yoldaşım olmadan. İnsanların birbirlerine karşı bu kadar kötü olmalarından yoruldum. Yardım etmeye çalışıp da edemediğim bütün o zamanlardan. Karanlıkta olmaktan yoruldum. Asıl da acıdan. Çok fazla. Eğer sona erdirebilseydim, yapardım. Ama yapamıyorum.
Sayfa 393Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.