Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri
Allah gökyüzünü mavi dalga boyunda değil de kırmızı dalga boyunda kırsaydı? Yeryüzünde yeşillik dediğimiz alanlarda gri kloroplastlar olsaydı? Denizler de patlıcan moru bir renk olsaydı? Bu renk cümbüşü içinde bir fincan kahve alıp deniz kenarında oturmak, deniz dalgalarında taş sektirmek ister miydik? Düşüncesi bile içimizi daralttı değil mi.. İnsanın gözünü ve ruhunu dinlendiren iki renk söylemiş bilim adamları; mavi ve yeşil.. Demek beni yaratan Zat, beni o kadar seviyor ki, sevgisini benim sevdiğim bana iyi gelecek her manzarayı yaratarak gösteriyor. (ç) alıntı
Reklam
Katedral onun için yalnızca bir toplum değil, tüm bir evren, tüm bir doğaydı. Yeşillik olarak her zaman çiçeklerie kaplı vitraylardan, gölgelik olarak kuşlarla dolu sakson tarzı sütun başlıklarının taştan yapraklarından, dağ olarak kilisenin devasa kulelerinden, okyanus olarak ayaklarının dibinde gürüldeyen Paris'ten başka bir şey düşlemiyordu. Bu anaç yapıda en çok sevdiği şey, ruhuna can veren ve mahzeninde çaresizce kapalı tuttuğu kanatlarını açmasını sağlayan, bazen onu mutlu kılan çanlardı. Onları seviyor, okşuyor, anlıyor, onlarla konuşuyordu. Çapraz sahının sivri kulesinin küçük çanından, cümle kapısının büyük çanına kadar hepsine karşı şefkat besliyordu. Çapraz sahının çan kulesi ve diğer iki kule onun için, içinde kendi yetiştirdiği ve sadece kendisi için şarkı söyleyen kuşların bulunduğu üç büyük kafesti. Bununla birlikte onu sağır eden yine bu çanlardı, ama anneler çocukları arasında sıklıkla kendilerine en fazla acı çektireni sever.
Sayfa 162Kitabı okudu
13 öğeden 11 ile 13 arasındakiler gösteriliyor.