Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yılanlar yılanken sizin gibi alçakların hakaretine dayanamadı da, siz insan olduğunuz halde bunca hakarete, bunca zulme, zillete nasıl dayanıyorsunuz
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yılanların Öcü Yılanların Öcü; güçlü ile güçsüzün mücadelesini konu alan bir köy romanıdır. Karataş köyünde Kara Bayram, karısı, üç çocuğu ve annesi Irazca ile yaşamaktadır. Bayram yedi yıl önce satılan bir bey çiftliğinden borçla toprak satın almıştır. Yıllardır ödedikleri borcun bitmesiyle aile yeni hayatlarının hayalini kurarlar. Harmandan sonra bir öküz alacak, ineklerinin sütünü doya doya kullanacaklar, evlerine bir oda ekleyecekler, oğluna çizme alacaklar… Onlar böyle güzel güzel hayal kurarken başlarına geleceklerden habersizdirler… Köyde birden bi heykel işi çıkar. İlin valisi halkın nasıl bir mutluluk içinde yaşadığını sembolize etmek için bir anıt dikme kararı alır. Bunun içinde ilçelerden, köylerden para toplayacağını söyler. Köyün muhtarı da bu parayı toparlamak için köyün merkezinde bir ev yeri satmayı düşünür. Kimse evinin önüne bir ev dikilmesini istemeyeceği için bu işe çok ses çıkarmayacak, arkasız bir aile seçmesi gerektiğini düşünür. Ve bu aile Kara Bayram ailesi olur. Köyün kurul üyesi Haceli’nin, Kara Bayram’ın evinin önüne temel atması ile olaylar başlar. Kara Bayram ailesi hem muhtarın yancısı Haceli ile hem de yıllardır düşmanlıkları devam eden yılanlar ile mücadele etmeye başlar… Yazarın ilk romanı olan eser, Türkiye’nin, köylünün acı gerçeklerini gün yüzüne dökmüştür. Yılanların Öcü, bir yandan yazara büyük ün getirmiş, diğer yandan da çok eleştirilmiş, sansür yasağı getirilmiştir. İçerdiği açık sahneler nedeniyle 18 yaş + okuyucuya hitap etmektedir. Akıcı üslubu ve değindiği konular ile okunmaya değer bir eserdir. Tavsiye ederim
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
Kuyruk acısı tıpkı evlat acısı gibidir. İnsan evlat acısını, yılan kuyruk acısını unutamaz dünyada !
Sayfa 46 - Literatür
Bugünle, burasıyla..
Ben öcümü bu dünyada almak isterim! Bugün! Burda! Dostun düşmanın önünde! Benim sorunum bu insanlarla, bugünle, burasıyla!.. Göreceğim adaleti bugün göremezsem, bir değeri yoktur nazarımda!
Çoğu zaman..
"Sivrelttiğimiz kazıklar götümüze batar zaten bizim! Kabahat bizde!..."
Reklam
Hiç şaşmaz..
"Böyledir zaten. Bizde bir dürzü, bir yetkili yere geçti mi, külü kendi önüne eşmeye başlar!"
İlle de insanın insana kulluğu!
Yokluklar yok olsun! Yok olsun yoksulluklar! İlle de insanın insana kulluğu!
Zulüm eden bir kez zulmünün cezasını görmedi mi, önü alınmaz.
Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
Reklam
280 syf.
8/10 puan verdi
Köylü olmak, bahsedilenleri iyice anlamak ve sanayileşememiş (şehirlileşememiş) bir toplum olmak çok canımı sıkıyor. Bu yüzden bizim edebiyatımızdan özellikle köyün ve Anadolu’nun anlatıldığı romanlardan köşe bucak kaçarım.
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
“Eline fırsat geçince yapacağını yapacaksın ama eline geçmiş fırsatları kaçırmayacaksın! Bir kez kaçırmağa başladın mı, sonunda hiçbir fırsat geçiremezsin eline!..”
"Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacaktır. Her kötülük, her suç, er geç ceza görecektir! Ama bu dünya da, ama öbür dünya da! Belki bugün, belki yarın. Belki yarından daha yakın! Bilinmez. Sabır kadar büyük meziyet, iyi huy, Allah nazarında mevcut değildir. Hazreti Peygamberimiz bir “hadisi şerifte buyuruyor ki...” Beytullah Hoca’nın “cemaati müslimin”i esniyor. İçerinin havası gittikçe ağırlaşıyor. Bayram’ın üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi. Gittikçe ağırlaşan bir uyku, gelip göz kapaklarına oturuyor. “Ben öcümü bu dünya da almak isterim! Bugün! Burda! Dostun düşmanın önünde! Benim sorunum bu insanlarla, bugünle, burasıyla!.. Göreceğim adaleti bugün göremezsem, bir değeri yoktur nazarımda! Biz de böyle düşünüyoruz bu kötü aklımızla ey saygıdeğer Beytullah Hoca! Sen ayak ta ve yukarda, biz oturmuşuz ve yerde! Sen ahreti kendine garantilemiş, sen Allah’ın siperine sinmiş, sen ağustos ayında Peygamberin gölgesinde serin; biz, zayıf öküzümüzü, zayıf ineğimizle kağnıya koşup sap çekeceğiz diye tozlu yollarda perişanız Sayın Hocafendi!.. Terliyoruz... Yanıyoruz... Derimiz kavlayıp kalkıyor. Biz de böyle düşünüyoruz ey yaşlı Hoca!..” “Berhudar ol aslanım!” dedi Bayram kendi kendine. “Fakat biz bugünün konuşulmasını istiyoruz. İn, in! Yere in! Yanımıza in! Yanımızda konuş! Atma ordan, yüksekten!..”
Babası herif gibi caminin önünden geçmeyi canı istemiyor! Eller adamı kınar köylük yerinde! Köy insanının işi siyasettir dünya da! Millet namaza gider ama ne amaca gider? Onu kimse bilmez! Kimi, “El gidiyor, ben de gideyim!” diye gider, katardan kalmak istemez. Kimi, “Gideyim, çünkü namazına aptesine, dikkatli adamı iyi bilirler!” diye gider. Biz bu kadar yaş yaşadık, Peygamberimiz altmış üç yaşında ölüp gitti, bizimki de oralara vardı, az değil, kimin ne yolda gittiğini az çok anlarız.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.