Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde, "Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Havaya sıçrayana kadar, her şeyin su ve denizden ibaret olduğunu sanan bir balıktım.
İnsan dertler senfonisi;
En büyük dert benim sandım,
Hiç tahammül edemedim, dertlerimden hep iğrendim.
Fakat gün geldi, hasta ziyaretlerinde bedenimi sevmeyi, saymayı öğrendim.
Esasen konuşmanın değil susmanın,
Aldanmanın değil inanmanın,
Düşmenin değil kalkmanın,
Savrulmanın değil sarılmanın,
Sarhoşluğun değil ayılmanın,
En çok da;
Sevmenin değil ayrılmanın,
Ölmenin değil yaşamanın insanı yorduğunu,
Ancak, yine de kara bulutlardan sonra yağmurun yağdığını, güneşin doğduğunu öğrendim.
Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde, "Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Mistik eğilimleri olan saplantılı bir matematikçi bir gün rüyasında yüz
seksen sekiz sayısını görür. Ve rüyasının devamında küçük bir çocuk gülerek ona şöyle der:
“Bu sayının ne anlama geldiğini çevrendeki herkes bilecek ama sen bilmeyeceksin!”
Matematikçi uykudan uyanır uyanmaz bu sayının peşine düşer. Çünkü
onun inançlarına göre hiçbir