Evrenin gizemlerini çözme arzusuyla soru sormaktan vazgeçemiyoruz, bilmemiz gerektiğini düşünüyor ve kazanılacak bir bilgi olmadığına inanamıyoruz. Birkaç adım, sonra öncesizliğin ve sonrasızlığın aşamadığımız duvarı yükselmeye başlıyor. Birkaç adım, sonra uzayın sonsuz enginliğinin duvarı yükseliyor ve bütün her şey neden ve sonuç duvarıyla şaşmaz şekilde çevreleniyor. Bunların ötesine geçemiyoruz. Yine de mücadele ediyoruz, hâlâ da mücadele etmemiz gerekli.
Bütün dünya ölüme doğru sürükleniyor; her şey ölüyor. Tüm ilerlemelerimiz, kendimizi beğenmişliğimiz, reformlarımız, lüksümüz, refahımız, bilgimiz aynı akıbete uğrayacak - ölüm. Bu kesin. Şehirler kurulur ve dağılır, imparatorluklar yükselir ve düşer, gezegenler parçalara ayrılıp dağılır ve toza dönüşür, başka gezegenlerin atmosferine karışır. Ezelden beri bu hep böyle oluyor. Ölüm her şeyin sonudur. Ölüm hayatın, güzelliğin, refahın, gücün ve erdemin de sonudur. Ermişler de ölüyor günahkarlar da, krallar da ölüyor dilenciler de. Hepsi ölecekler ama yine de herkes hayata sıkı sıkı tutunuyor. Nedenini bilmiyoruz ama hayata tutunuyoruz; bundan vazgeçemiyoruz.
Reklam
Metropollerin trafik keşmekeşi hepimizi hayatından bezdiriyor ancak yine de özel taşıtlarımızdan vazgeçemiyoruz.
Timaş Yayınları
NEDEN Mİ KAYBEDİYORUZ?
Kaybediyoruz çünkü iyi niyetliyiz ve herkesi de öyle zannediyoruz. Biri yüzümüze güldüğünde hemen ona inanıyoruz. Kaybediyoruz çünkü sevdiğimiz kadar sevileceğimizi düşünüyoruz ve karşımızdaki insanların sevgilerini hiç sorgulamıyoruz. Ne deseler hemen inanıyoruz... Kaybediyoruz çünkü yarım satırlık insanlar için yarım asırlık hayaller kuruyoruz. Hayallerimiz yıkıldığında da altında kalıp eziliyoruz. Kaybediyoruz çünkü aklımızı dinlememiz gereken yerlerde kalbimizi dinliyoruz. Gitmemizi gerektiren onlarca sebep varken, yine kalmayı tercih ediyoruz. Kaybediyoruz çünkü hiç kimseye yok diyemiyoruz. Herkesin yardımına koşuyoruz ama kendi dert ve problemlerimiz varken kimseden yardım isteyemiyoruz. Kaybediyoruz çünkü mutlu etmeyi mutlu olmaktan daha çok seviyoruz, Sevdiğimiz insanları mutlu etmeye çalışmaktan, kendi mutluluğumuzu hiç düşünemiyoruz. Kaybediyoruz çünkü sevgimizin ayarı yok. Sevdiğimiz insanlara o kadar çok değer veriyoruz ki kendilerini vazgeçilmez zannedip bize ona göre davranmaya başlıyorlar, “Kaybediyoruz çünkü iyi olmaktan vazgeçemiyoruz.”
İSTANBUL ve TRAFİK
Metropollerin trafik keşmekeşi hepimizi hayatından bezdiriyor ancak yine de özel taşıtlarımızdan vazgeçemiyoruz.
Kadın kocasının yaşamına eş olarak yerleşmişse, orada en onurlu ve güvenceli biçimde bulunmaktadır. Erkek bir başkasına âşık olduğu ve onunla birlikte olmaya can attığı zaman, ona karısının mı yoksa metresinin mi başına bir şey gelmesini yeğlediği, hangisinin talihsizliğinin onu daha fazla üzdüğü, hangisini el üstünde tutmak istediği sorulduğunda cevabın "sağlıklı bir evlilikte" olacağı kuşku götürmezdi. Mesele, bir insanın çok az bulduğu iyilerin, onun fiyatının ve değerinin işareti olmasıdır. Evlilik iyi şekillendirilirse, iyi ele alınırsa toplumumuzda ondan daha güzel kurum yoktur. Ondan vazgeçemiyoruz; ama yine de onu aşağılıyoruz. Bu, kuşlar için kafesler gibidir: Kafesin dışında olan kuşlar içeriye giremedikleri için üzülür; içersindekilerse dışarı çıkmaya can atar!
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.