Dik, karlı bir yamaçtan aşağı kızak üstünde büyük bir hızla kayarken bir dönemeçte savrulmuşum, ölüm korkusu bir şekilde hız sarhoşluğunun hazzına karışmış ve ben fren yapmak yerine başım dönerek, ama yine de bilinçli bir güçsüzlük içinde kendimi iradeden yoksun bir halde düşüşe teslim etmişim gibi bir duygu içindeydim.
Şehitlerimiz, Tayyip ve Oğlu
12.06.2007 tarihli Takvim Gazetesi'nin internet sitesinde, Şırnak'ta şehit düşen askerlerimizden birinin hikâyesi yer alıyordu: "Şırnak'ta PKK'nın döşediği mayına basan askerlerimizin şehit olması dışında, yine aynı bölgede bu kez teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit olan 7 aylık asker Murat
Reklam
Yine güldü. Sonra ciddileşti. “Bu gece... biliyorsun... gelme...” “Seni bırakmayacağım.” “Dışarıdan acı çekiyormuşum gibi görünecek. Ölüyormuş gibi görüneceğim. Bunu görmeye gelme. Hiçbir işe yaramaz bu...”
Yine bir zamanlar olduğu gibi gece yarısı kapının zili acı acı çalar, Dostoyevski şaşkınlık içinde kapıyı açar, ama bu sefer hayatın sesi, coşkuyla kutlayan bir arkadaş, şöhretin habercisi değildir karşısındaki, bilakis ölümün çağrısıdır. Subaylar ve Kazaklar odasına dalarlar, onu tutuklarlar, kâğıtları mühürlenir. Aziz Pavel Kalesi'ndeki bir hücrede dört ay kalır, suçunun ne olduğunu bilmeden: Birkaç heyecanlı arkadaşın toplantısına katılmaktır bütün suçu; sonradan bu toplantılar abartılarak Petraşevski suikastı olarak nitelendirilmişti, tutuklanması kuşkusuz bir yanlış anlamaydı. Yine de birdenbire en ağır cezaya çarptırılır, kurşuna dizilerek ölüme mahkûm edilir. Kaderi yine bir saniyeye sıkışır, bu seferki hayatının en sıkıntılısı, en zengini olacaktır, yaşam ve ölümün yakıcı bir öpücük için birbirlerine dudaklarını uzattığı sonsuz bir saniyedir bu. Tanyeri ağarırken dokuz arkadaşıyla birlikte hapishaneden alınır, üzerine bir idam gömleği giydirilir, elleri ve ayakları direğe bağlanır ve gözleri kapatılır. Ölüm fermarının okunduğunu ve trampetlerin çalınmaya başlandığını duyar -bütün kaderi bir küçük beklentiye sıkıştırılmıştır- zamanın bir molekülü içine sonsuz bir umutsuzluk ve sonsuz bir yaşama hırsı sığdırılmıştır. O anda subay elini kaldırır, beyaz mendili sallar ve ölüm cezasını Sibirya'da hapis cezasına çeviren affı okur.
Sayfa 99
Hemen her gece rüyada annemi görürdüm. Bu sevgili yüzü görmek, ister hayali olsun, yine beni teselli ederdi. Manen, hissen onu ziyaret ederdim
Ahmet Rasim Falaka’da “Kaydedilen bir öğrenciyi üç ay velisine göstermemek, darüşşafaka’nın temel burallarından biriydi”, notunu düşer
"Hangi dalın gittiği yolu seçersek seçelim, yine o çürümüş ağacız."
Sayfa 111
Reklam
«"Ben de öyle sanmıştım. Dan'le yaşadığım hayatı. Ama öyle çıkmadı." "Evet, çıkmadı. Ama bu olası hayatlarından yalnızca bir tanesi. Sonsuzdan bir çıkarırsan geriye yine sonsuz kalır." "Yaşayabileceğim bütün olası hayatlarda ben varım. Bu yüzden öyle bir hayat yok."»
Sayfa 62
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş... Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağını bilemeyiz. O hayatlar yaşanıyor, evet, ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız. Her yere gidip herkesle tanışamaz, istediğimiz her mesleği yapamayız tabii ama o hayatlarda hissedeceklerimizin çoğunu hissedebiliriz yine de. Kazanmanın nasıl bir his olduğunu anlamak için bütün sporları yapmamız gerekmiyor. Müziği anlamak için gelmiş geçmiş bütün müzik eserlerini dinlememiz gerekmiyor. Şaraptan zevk alabilmek için dünyadaki bütün bağların üzümleriyle yapılmış bütün şarapları tatmamız gerekmiyor. Sevgi ve gülmek, korku ve acı, bu hayattaki en geçer akçeler... Olmamız gereken tek bir kişi var. Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var. Her şey olabilmemiz için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe. Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz."
Sayfa 271Kitabı okudu
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var;
Hiç bilmediğim bir uçurumun içine düştüm, yine de o bir saatin içinde sizin aranızda geçirdiğim kaskatı yıllardan çok daha canlı hissettim kendimi.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.