Neyzen, Hayyam, Şair Eşref, Gürpınar
_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş. _Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim _Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Reklam
Samim yine sustu. Meral tekrarladı: - Bilmiyorum, bir şey mi duydunuz? Dedikodudur. Samim kuru bir sesle cevap verdi: - Dedikodu değil. Meral ona doğru eğilerek sordu: - Nedir? Söyleyiniz de izah edeyim. Samim ağır ağır başını salladı: - Bildiğim kadarını itiraf etmeye hazırlanıyorsunuz, değil mi? Fazlasından kurtulmak için soruyorsunuz.
Sayfa 160
- İsa ne işin var Hindistan'da? - Ne işim olacak, insanın ne işi olabilir ki dünyada? Var ki işin olsa yaptırır, tamam ettirirler mi burada? Sonra da yapılmamışların ve eksiklerin çekilir hesaba. Peygamber sözü gibi değilse de bu, zaten peygamber hiç gerilir mi çarmıha? İşini ve ne için terbiye edildiğini ararsın yaşamın boyu, hiçbiri yazılı değilken ve insan yazı nedir bilmezken. Alnın kırıştığında da artık "Okunmuyor, seçilmez olmuş," der bakarlar yine uzağa. Peygamber olsan ne ki bunca tuzağa? Ben de öldüm ve gömüldüm bir dedikodu tümseğine, rahat var mı sanırsınız burada? Şunu derim ki, dünyada yaşayan tek bir kişi bile kaldıysa ölüm kurtuluş değil dedikodudur nihayette.
Kur'an Tercümesi Tartışması
Karabekir'in, Atatürk'le ilgili çok tartışılan iddialarından biri de Kur'an tercümesiyle ilgilidir. 15 Ağustos 1923 Çarşamba günü Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanriöver) Darü'l Muallim'in salonunda bir heyeti ilmiye toplantısı düzenlemiştir. İki gün önce yeniden TBMM Başkanı seçilen Atatürk'ün "şeref
Sayfa 100 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
"Gördüğüm kadarıyla birbirinize alışmışsınız." Baştan aşağı ikimizi de süzdü. "Mutlu bana sizin öpüştüğünüzü söyledi." Yankı eliyle alnına vurdu, hızlı bir şekilde kafamı iki yana salladım. "Hatta bana aynı şu şekil dedi ki: Yankı düşünen adam oturuşuyla Helini öptü ve Helin eskisinden daha zeki oldu." "Seni arayıp dedikodu mu yapıyor bir de?" Yankı Mutlu'ya bir türlü kızamıyordu. "Bir gün onu öpeceğim ve bu öpücüğü ömrü boyunca unutamayacak." "Beni mi?" diyerek yüksek bir sesle sorduğumda ikisinin de bakışları bana döndü ve afalladılar. Elimle ağzımı kapattım ve yine kendimi tutamayarak, hiç olmaması gereken yerlerde saçma sapan bir patavatsızlık yaptığımı fark ettim. "Mutlu'dan bahsediyordum ve mecaz yapıyordum." dedi ardından keyifle sırıttı. "Yine çok safsın, bu konuya bu kadar ciddi yaklaşıyor olmana şaşırdım. Aklın sürekli beni öpmeyi mi düşünüyor?" ... "Siz öpüşmediğinize emin misiniz?" Önder'in gözlerinde alay vardı ama ciddi ciddi soruyordu. Bir anda çöpçatana dönüşmüş gibiydi, bu hem komik hem trajikti. "Sen de bir anda evlendirme programlarının sunucularına dönüştün," dedi Yankı ve kaşlarını kaldırdı. "Herkesin kanına bir doz Mutlu giriyor anlaşılan."
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
73 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.