KARA GÖZLERE SELAM OLSUN
Alarm çaldığında saat sabahın altısıydı. Hüseyin alarmı kapatıp ranzanın üst katından aşağı indi. İnerken, alt katta yatan Cemal’i de ayağıyla dürterek uyandırdı. Cemal ile çocukluktan beri arkadaştılar. Aynı köydendiler. İlkokul üçüncü sınıfa kadar da birlikte okumuştular. Sonra Hüseyin okulu bırakmış, Cemal ise dördüncü sınıfa kadar devam
Dua
Duanın en güzel en latîf en leziz en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam, bilir ki birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zatın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah bir inşirah duyup dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ der. Mektubat/Yirmi dördüncü mektup/Birinci zeyl/5.Nükte
Reklam
DUAM neden kabul olmuyor(!?)
Ayette de ifade edildiği gibi, Allah her duaya mutlaka cevap veriyor. Ancak her duayı kabul etmek Allah'ın sonsuz hikmetine bağlıdır; ya aynısını verir ya daha güzelini verir ya da o kulun hakkında hayırlı olmadığını bildiği için vermez. Bu hakikati Üstat Hazretleri bir çocuğun hekimden belli bir ilacı istemesiyle izah ediyor. Hekim o isteği ya aynen kabul eder yahut daha faydalı bir ilaç verir veya çocuğun isteğinin kendisi için zararlı olduğunu bildiği için hiç vermez. Biz de hakkımızda neyin daha hayırlı olduğunu bilmeme noktasında o çocuk gibiyiz. Duamızı bir ibadet şuuruyla yapmalı ve netice için Rabbimizin hikmetine ve rahmetine itimat etmeliyiz. Bazen de dua ahiret hesabına kabul edilir. İnsan dünya nimetlerine kavuşmak için dua eder, Allah da bu duayı ahiret adına kabul edip cevap verir. Mesela, kişi bu dünyada ev ister, Allah hikmetine muvafik düşmediği için o kişiye cennette ebedi bir köşk inşa eder. Üstad Hazretleri bu hususu şöyle izah ediyor: "Mesela, birisi kendine bir erkek evlat ister. Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evladını veriyor. 'Duası kabul olunmadı.' denilmez. 'Daha evla bir surette kabul edildi.' denilir. Hem bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası ahiret için kabul olunur. 'Duası reddedildi.' denilmez. Belki, 'Daha enfâ bir surette kabul edildi.' denilir ve hakeza..." (1) 1) bk. Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, Birinci Zeyl. *Nur Penceresi*
Ne seni unutabiliyorum, ne senden kalanları Başımın içinde bir kanser tümörü gibi büyüyor büyüyorsun. Seni unutamamanın verdiği acılara dayanamıyorum artık. Unutamamanın bu kadar kahredici, çıldırtıcı olduğunu bilmezdim. Her yerde, her zaman benimle birliktesin, işin kötüsü her şey seni hatırlatıyor. Kalabalıkta gelişigüzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme. Yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor. Avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda. Yaşanmış zamanlar bir film şeridi gibi geçiyor hafızamdan... Anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum. İşte o zaman; bu seni unutamayan başı, duvarlara vura vura parçalamak geliyor içimden… Yirmi Dördüncü Mektup, Ümit Yaşar Oğuzcan
Yirmi Dördüncü Mektup (Birinci Makam)
(Birinci Remiz) Yirmi Altıncı Söz’ün hâtimelerinde denildiği gibi nasıl ki bir mahir sanatkâr, kıymettar bir elbiseyi murassa ve münakkaş surette yapmak için bir miskin adamı, lâyık olduğu bir ücrete mukabil model yaparak kendi sanat ve maharetini göstermek için o elbiseyi o miskin adam üstünde biçer, keser, kısaltır, uzatır; o adamı da oturtur, kaldırır, muhtelif vaziyetler verir. Şu miskin adamın hiçbir hakkı var mıdır ki o sanatkâra desin: “Beni güzelleştiren bu elbiseye neden ilişip tebdil ve tağyir ediyorsun ve beni kaldırıp oturtup meşakkatle benim istirahatimi bozuyorsun?”
Ümit Yaşar Oğuzcan/ Aşka Dair Nesirler "Yirmi Dördüncü Mektup"
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.