Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Create Post
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.26
Şiddetle yoğrulmuş öyküler..
Şiddetle yoğrulmuş bu kitap. Ama Bolano öyle uzun yoğurmuş ki, ele gelmiyor. Seziliyor, tadı alınıyor, damakta kekremsi bir tat, derinin üstünde bir gerginlik bırakıyor, ama ele gelmiyor.
Seçilmemiş yalnızlıklar var, münzevi ruhlar, evlerinden uzak dallara asılmış sürgünler, kayboluşlar, yitik şairler ve pornocular, cesetlere sarılan modacılar, büyüye bulaşmış futbolcular, babalar ve oğullar, o.ospular ve p.zevenkler..Hepsi şiddetin kıyısında durmuş, şaşkınlıkla bakıyor, ve dünyanın en olağan şeyiymiş gibi anlatıyor, dünyanın en olağan olmayan şeylerini.
“Şiddetten, gerçek şiddetten kaçılamaz, en azından 1950'lerde Latin Amerika'da doğan, Salvador Allende öldüğünde yirmili yaşlarını süren bizler kaçamayız.” Bu kitabın bu cümlelerle başlaması tesadüf değilmiş, derdi insandan insana yönelen hem politik, hem cinsel şiddeti, hem de hayattan insana yönelen şiddeti eşelemekmiş, okudukça anlıyorum. 2666’nın boyu kısa kalmış kardeşi gibi.
Bir öykü kitabı bu. Ama eğer sürpriz sonlu, vurucu, altı çizilesi cümlelerle donatılmış öykülerse sevdikleriniz, sizi mutlu etmez. Ben seve seve bir münzevinin ardına takılır, onunla birlikte bezgin bezgin etrafa bakar, onunla sıkılırım, yeter ki iyi yazılmış bir münzevi olsun diyorsanız, o başka. Ben çoğu çok ağır akan öyküler olduğu halde, yorgunluktan gözlerim kapanırken bile okumaya devam ettim. Bolano’nun yarattığı rahatsız edici atmosferde hapsoldum. Çok seviyorum Bolano’yu.
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
"İki ırmak onlar. İkisinin de birleşip büyük bir ırmağa dönüşmeden önce ayrı ayrı akıp geldikleri kumullu yataklar, mecralar, kimyalar var. Benim var olmam için birbirine doğru akmış bu iki ırmağın birleştiği yerde milyonlarca ihtimal arasında mümkünlerden bir mümkünüm sadece ben. Öyleyse mümkünümün yola çıkış anını, ırmakların kaynağını
·
Not rated
Dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum
Mükemmel bir gerilim kitabı
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen ben çok çok başarılı buldum. Okurken kitabı elimden bırakamadım ve sonuç olarak 1 günde okuyup bitirdim. Hemen yazarın ikinci kitabı olan Yitik Kızları da sipariş verdim. Bu aralar gerilim kitaplarına takmış bulunmaktayım. Nefes almadan gerilim kitabı okumak istiyorum. Kitap ilk yavaş bir tempoda başlıyor sonradan akıyor. Kitabın konusuna gelirsek:
Başarılı ressam Alicia Berenson, kocasının suratına 5 kez ateş ederek öldürüyor. Sonrasında sessizliğe bürünüyor. Kocasını, öldürdüğünden beri ağzından tek kelime çıkmıyor. Psikolojisinin iyi olmadığı gerekçesi ile Alicia hastaneye yatırılıyor ama tüm tedavilere rağmen konuşmaya başlamıyor. Hastaneye yeni gelen psikoterapist Theo Faber, Alicia’yı konuşturabileceğine inanıyor ve olayın iç yüzünü aydınlatmak için harekete geçiyor.
Kitapta bir karakter var, benim için taaam bir hayal kırıklığı oldu kendisi. Kitabı okuyanlar anladı kimden bahsettiğimi. Sen ne biçim insansın ya. Uğradığın ihanete rağmen nasıl susup oturdun. Bunu kabullendin aklım almıyor. Tam bir ezik. Başta çok güçlü görünmüştü gözüme sonradan nasıl bir korkak olduğunu anladım…
Hemen hemen gidin bu kitabı okuyun ve sizde bu karakterden nefret edin. Beni yalnız bırakmayın lütfennnn
352 syf.
7/10 puan verdi
Bir süredir yorumumu toparlamaya çalışıyorum çünkü puanım konusunda şüphelerim var. Bu yorumun sonuna gelene kadar puanımı kesinleştireceğimi düşünüyorum. Zaten epeydir kitap yorumu yazmadığım için körelmişim biraz. Hadi yorumuma geçelim.
Yazarı ilk kez bu kitabıyla tanıdım. Yalın ve güzel bir anlatımı var. Bir günde bile bitirebileceğiniz kadar
Varoluşunuzu Sorgulayın, İnancınızı Keşfedin Yitik Cennet'le Uyanış
Sezai Karakoç'un Yitik Cennet eseri, insanlığın varoluşundan dirilişe uzanan bir yolculuğu anlatan, edebi ve felsefi boyutları da barındıran kapsamlı bir eserdir. Hz. Adem ve Havva'nın cennetten kovuluşuyla başlayan hikaye, Hz. Muhammed'in peygamberliğine kadar uzanan bir zaman dilimini kapsar.
Yazar, zengin kelime hazinesi ve şiirsel üslubu ile okuru büyülerken, tasvir ettiği karakterler ve olaylar aracılığıyla varoluşumuzu, inancın ve ahlakın önemini, diriliş ümidini sorgulatır. Eser, günümüz insanına da önemli mesajlar verir ve onu kendi inanç ve değerlerini sorgulamaya teşvik eder.
Yitik Cennet sadece okunması gereken bir kitap değil, aynı zamanda üzerinde uzun uzun düşünülmesi ve tartışılması gereken bir eserdir. Varoluşsal sorgulamalara meraklı olanlar, inanç ve ahlak kavramlarını derinlemesine düşünmek isteyenler ve edebi açıdan etkileyici bir eser okumak isteyenler için ideal bir okumalık sunar.
Eserin dili oldukça ağır olsa da, Karakoç'un usta kaleminden çıkan şiirsel ifadeler ve etkileyici tasvirler, okumanın zorluğunu bir nebze olsun hafifletir.
Sezai Karakoç'un Yitik Cennet eseri, edebiyat ve felsefeye ilgi duyan her okurun kütüphanesinde yer alması gereken bir başyapıttır. Eser, okuru sadece bilgilendirmekle kalmaz, aynı zamanda onu derin düşüncelere ve duygulara sevk ederek, insan olmanın anlamı üzerine kafa yormaya teşvik eder.
Basit bir cinayet romanı
Basit American gerilim filmi tadında bir roman. Okuyup bitirdiğime göre okunabiliyor ama başından sonunun nasıl olacağı düşündüğüm gibi çıktı. Bana sürükleyici gelmedi. Kurgunun ve anlatımın basit ve sıradan olduğunu düşünüyorum. Romandaki kişilerin geçmiş bağlantıları Mariana nın eşinin kaybı sonrasındaki ruh durumu, aralara Yunan mitlerinden ve tragetyalardan alıntılar açısından verilen emeğe saygı duyuyorum. Sonuç olarak ben keyif almadım kitap yoksunluğumda okunabilir.
Bu roman, onulmaz, çifte bir aşkın romanıdır. Bir tanesi kadın aşkı, ötekisi bir kavganın aşkı. Memduh Selim İstanbul'da okumuş, İstanbul aydınlarının kültür yaşamına karışmış, bir kültür adamı, bir kitap kurdudur.
Cumhuriyetten sonra Türkiye'den sürgün edilmiş, o zamanlar Fransızlarda olan Antakya'da ve Halep'te , öteki Suriye şehirlerinde yaşamış, bu sıralarda da bir Çerkes kızına âşık olmuş, Nişanlanmış, evleneceklerken Ağrı Dağı başkaldırısı başlamış.isterse Ağrı'daki savaşa gitmeyebilir.
Nişanlısından çok yaşlıdır. Ama aşk büyüktür. Sonunda Memduh Selim Bey savaşı seçer ve Ağrı Dağı'nın yolunu tutar. Savaş, yoksulluklar, açlıklar ve yenilgi...
Bu roman bir trajedidir. Dil yalın , yeni betimlemeleri göze batmadan, insanın gözüne gözüne sokmaz.
Bu romanı bitirdikten sonra etkisinden kurtulamadım.Memduh Selim Bey'e üzüldüm, kızdım, küçümsedim belki... Bence sizde bir şans verin , bir şey kaybetmiş olmazsınız...
Son olarak Yaşar Kemal, yazar hakkında neler söylemiş:
Mehmed Uzun 'u okuduğumda çok şaşırdım, bir dilin ilk romanı böylesine ustalıkla, böylesine zengin bir dille, üstelik de gelişmiş bir roman dili yaratılarak nasıl yazılmış diye. Mehmed'in yeteneğinin, geniş kültürünün elbette bunda büyüktür.
“Yaşar Kemal Bir Geçiş Dönemi Romancısı”Nedim Gürsel tarafından kaleme alınan bir kısım denemeden oluşuyor
İlk deneme “Yaşar Kemal’in coğrafyası”Burada yazar Yaşar Kemal’in romanlarının coğrafi zeminine doğru bir yolculuğa
çıkmakta. Özelikle romanlarda yer alan Yaşar Kemal’in oluşturduğunu söylediği Çukurova’yı dolaşmakta. Romanlardaki Çukurova
Jose Saramago’nun 1998 yılında Nobel ödülü aldığı bir kitap. Kitaba dair tek üzüntüm, böyle bir kitap ile bu kadar geç tanışmak oldu. Anlatımı oldukça akıcı olan kitabımızın keşke bir filmi olsaydı dedim okurken. Coğrafi bilgilerdende bahseden kitabı okumanızı öneriyorum.
Ülkesinden sürgün edildikten sonra hep onun özlemiyle yaşayan, dönüş umudunu hep içinde taşıyan, sonrasında sevgilisi ile ülkesi arasında seçim yapması gerektiğinde ülkesi için savaşmayı seçen, her iki seçiminde de yenilen Kürt aydını Memduh Selim Bey'in hikayesidir anlatılan.
Ülke özlemi içinde büyürken, aşkın ateşiyle yanar. Ömrünün son demine kadar yalnızlık ve yoksullukla boğuşur, çaresizlik içinde ölür. Büyük umutlar, hayaller ve hayal kırıklıkları, trajediler ve adım adım yok oluşa uzanan destansı bir yolculuk...
Tatlı bir bakış açısı
Merhaba arkadaşlar,kitabımızın konusu Hz Adem'in Nuh'un İbrahim'in Yusuf'un Musa'nın Süleyman'ın Yahya'nın İsa'nın ve Peygamber Efendimizin belli başlı kıssalarını anlatıyor
Kitabın önemli bir özelliği bu Peygamberlerin hayatlarını hadis yada kuran-ı Kerim'in ayetleri ile değil de tamamen psikolojik,sosyolojik vede felsefik bakış açısıyla ele alıyor, Gerçekten biz genelde peygamberler tarihini hep Kur'andan hadislerden ve ashab-ı ikramın rivayetlerinden okuyarak anlıyoruz fakat bunları bir de psikolojik,sosyolojik ve antropolojik olarak baktığımız zaman gerçekten ne kadar farklı bir bakış açısı bize kattığını gerçekten nasılda güzel bir şey olduğunu gerçekten bu kitabı okuyunca Siz de fark edeceksiniz,bu peygamberlerinin sosyal yaşamlarında imtihanlara karşı nasıl bir duruş nasıl bir iman kemaliye,nuruyla vede ilahi aşkla mücadelesini öğrenmek ve bu kıstasla okumak farklı bir kimlikle idrak etmek bu lezzetin tadına varmak eşsiz bir duygu bence
Aslen Gümüşhaneli olan ve en büyük hayali Hrant Dink gibi halklar arasında atılmış köprüleri inşa etmek olan, Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk ödülü sahibi Yorgo Andreadis, 'Pontus tabusu' hakkında yazdığı kitaplar Türkiye'de ilgiyle karşılanmaya başlayınca, başına gelmeyen kalmadı; 1998 yılında Türkiye'ye girişi yasaklandı, âşık
Yine bir şiir kitabı incelemesi ile karşınızdayım.
Cümlelerimi yazmadan önce şairin, şiir hakkında şu dizesini kesit olarak yazacağım;
...
“Mutluluk şiire yakışmaz,
bazen okunan şiirin altını
tuttuğun kalem değil,
gözyaşın çizer.”
...
Öncelikle hepimizin bildiği ama unuttuğu şiir türlerinden bahsetmek istiyorum bu inceleme de;
•Lirik Şiir:
