Üç bin yıl da yaşasan, on bin yıl da yaşasan, yine de şunu aklından çıkarma: Hiç kimse şu anda yaşadığından başka bir hayatı yitiremez, hiç kimse şu anda yitirdiğinde başka bir hayatı yaşayamaz. Bu yüzden en uzunu da en kısası da aynı hayattır. Herkes bu anı aynı şekilde deneyimlese de yok olup giden şey aynı değildir. Bu yüzden yitip giden sadece bir anmış gibi görünür. Çünkü insan ne geçmişi kaybedebilir ne de geleceği. Sahip olmadığı bir şeyi kim alabilir ki ondan?
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
Reklam
dünyanın güncel haline ilişkin yaptığı çıkarımları..
Sonsuz güzellikteki gücün huzurlu bir bütün halinde tuttuğu karaların ve denizlerin, karadakilerin ve denizcilerin, göğün ve yerin, suyun ve havanın birbirine bağımlı sakinlerinin önüne serilip bir anda yitip giden yaşamın sarsılmaz düzenini, doğuşun ve yok oluşun, sonsuz bir uyanışın içinde sadece iki sarsıcı andan ibaret olduğunu ve tüm bunları idrak ettiği sırada karşısına çıkan şaşkın bakışın parıltısını görecek, - dağların, ormanların, nehirlerin ve vadilerin üzerine doğru çöken sıcaklığını hissedecek, insan hayatının gizemli sınırlarını keşfedecek, kendisini dünyaya bağlayan koparılamaz iplerin, bir hüküm ve kelepçe değil, yuvasına olan bağlılığına dair yok edilemez bir duyguya işaret ettiğini sonunda anlayacak ve bir şeylerin parçası olmanın paha biçilemez mutluluğunu, kendisini saran yağmurun, rüzgârın, güneşin ve karın, bir kuşun uçuşunun, bir meyvenin tadının, çimen kokusunun mutluluğunu tadacak, acılarının ve korkularının, geçmişinin canlı köklerinin ve geleceğinin sunduğu olanakların yükselen zeplinde - hantal yüklerden başka bir şey olmadığını fark edecek ve yaşadığımız her ânın, dönmekte olan Dünya'nın gündoğumları ve geceleri, dalgalanan kışları ve yazları boyunca, gezegenler ve yıldızlar arasında bir geçit töreni olduğunu da kavrayacaktı. .
Sayfa 118 - Can YayınlarıKitabı okudu
#Herkes bu anı aynı şekilde deneyimlese de yok olup giden şey aynı değildir. Bu yüzden yitip giden sadece bir anmış gibi görünür. Çünkü insan ne geçmişi kaybedebilir ne de geleceği. Sahip olmadığı bir şeyi kim alabilir ki ondan?..
"Doğup da bir soluğun gölgesinden Dönüşüyoruz işte bir terk edilmişliğe Ve biziz sonsuzlukta yitip giden, Kurbanlar gibi, adandığını bilmeden neye. Tek şey yok bize uysun öyle dilenciler gibi, Biz çılgınlara o kapalı kapıda. Fısıltımızın yitip gittiği, Sessizliği dinliyoruz körler gibi orada. Yolcuyuz işte yok bizde hiçbir erek, Bulutuz, rüzgârla sürüklenen, Çiçeğiz, ölümün soğuk ikliminde titreyerek, Koparılmayı bekleyen."
Sayfa 47 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Kendi sınırları dahilinde yaşayan ve zulüm gören halkı dahi Niko­la'ya olağanüstü saygı ve sevgi duyuyordu. Sanki bu insanlar mut­lak bir hükümdar istiyor; zalim yönetim, bütün milletin içine işle­miş teslimiyet arzusuna hitap ediyor gibiydi. Rus milletinin tarihi boyunca izleri görülen bu arzu, kimin hakimiyeti altında olurlarsa olsunlar
Reklam
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.