Sevda şiirleri özeldir. Yazanın yüreğindekileri kağıda dökmesi, göz yaşlarını kalemin ucundan akıtmasıdır. Duygu seli bu. Akmaya başladı mı çağlar, durmaz. Önüne katar tüm sözcükleri ta ki ait olduğu yere varana dek.
.
Faruk Kuyucu da #birdeliaklımca da yüreğindeki sevgiyi akıtmış satırlara. Yoğun bir sevgi ve sevi var bu şiirlerde, sevenlerin anlayacağı, duyumsayacağı türden. Bir yandan da veryansın ediyor ufak ufak. E ne de olsa sevmiş bir kez. Yitirme korkusu her sevende olur. Öte yandan da başkaldırısı var giden yârine. Bazen de küs diyor ama ardından da küsme. İçi el vermiyor belli ki. Doyamıyor sevmeye çünkü. Sevdiğinin varlığında dahi yokluk çekiyor dizelerinde. Öyle bir bağlanış, seviş, ellerini tutuş.
.
Kendisi polis olan yazar, duygularındaki yumuşaklığı günümüz Türkçesi ile okura sunmuş. Yalın bir anlatımı var. Özellikle sevgi, sevi (aşk) ve biraz da başkaldırı sevenler okuyabilir
Bütün duyulara hitap eden kitap
Kulağımda ezgiler,
Gözümde puslu görüntüler,
Dimağımda hikayeler,
Yüreğimde titreyişlerle
bitti kitap.
Yaşar Kemaldir bu,bütün duyularınıza hitap
eder...
Ağrı Dağı karşımda tüm kişiliğiyle yükselirken kendimi zor tutuyorum: Tepesine tırmanabilsem... Yaylarına çıkıp ak kuşu, renkli küçük çiçekleri görebilsem... Bahar da yaklaşıyor, acaba hala
Psikoterapist Irvin D. Yalom' un saplantılı hastaların olağandışı hareket ve davranışlarından derlediği hikayelerinden oluşuyor. Çok edebi ve yazınsal olmadığı gibi psikoloji ve yan dalları ile ilgisi olanlar için okunabilir türden. Çoğu hikâyede varoluşsal çıkmazın içinde didinen, yaşamı yitirme korkusu olduğu gibi antisosyal davranışlar sergilemekten kendini alıkoyamayan kişilik bozuklukları ve fiziksel görüntüsü ile küskünlük yaşayan asosyal hastalar yer almış. Bunlar çoğunlukla inkar, depresyon, suçluluk, pişmanlık gibi temel insani duygular içeren öyküler..
Özellikle terapi sürecinde sorunun nedeni ve kaynağı sorgulandıkça yüzeyde basit gibi görünen durumun altında bambaşka etkenler yer alabiliyor. Orta yetişkinlik döneminde görülen bir travmatik durumun kökü çocukluk döneminde yaşanılan basit bir olaya bağlı olabiliyor.
Farklı tarzda yazılmış, okuyucunun dikkatini çeken ve enteresan hikayelerden oluşmuş bir eser...
İnsanın sahip olduğu hayata nankörlük edip ihanet etmesi ilk başta insan için o an bir şey ifade etmese de elinde bulundurduklarını yitirmeye başladığı anda değersiz olarak gördüğü hayatının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serer.Bu yitirme korkusu insanın içini gün geçtikçe kemirir ve içinden çıkılmaz bir hale sokar.Kendini suçsuz olduğuna ne kadar inandırmaya çalışsa da vicdanı peşini bırakmaz,asıl cezayı vicdanı verir.
JIDDU KRİSHNAMURTİ – BİLİNENDEN KURTULMAK
“Dünyanın neresinde yaşıyorsak yaşayalım ya da hangi kültüre ait olursak olalım birey olarak, insan olarak dünyanın genel durumundan bütünüyle sorumluyuz."
Pek çoğunuz bu ismi duymamış olabilirsiniz Krishnamurti; 13 yaşındayken dünya öğretmeni seçilmiş. Hayatını dünyayı dolaşarak,
Irvın D Yalom., ailesi Rus-Yahudi kökenli kendisi Amerika doğumlu dünyaca ünlü psikoterapist ve yazardır. Diğer kitaplarında da olduğu gibi bu kitabı da varoluşçu felsefenin yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacını yitirme gibi kavramları çerçevesinde şekillenmektedir .Aşkın Celladı kitabı birbirinden farklı on psikoterapi öyküsü içermektedir.
