Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdurrahim Yılmaz

Abdurrahim Yılmaz
@ylmzgenesis
Lisans
Mardin
Mardin, 9 Eylül
12 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Platon - Sokrates in Savunması
“Ben Tanrı tarafından bu devlete gönderilmiş bir at sineğiyim. Ve bu devlet, koca cüssesi nedeniyle yavaş hareket edebilen ve canlanması gereken bir attır. Ben de Tanrı’nın bu devlete musallat ettiği bir at sineği gibi bütün gün boyunca her yerde sizi uyandırıyorum, hareketlendiriyorum, azarlıyorum ve ikna ediyorum. Ve eğer Tanrı sizi düşünerek bir at sineği daha göndermezse, hayatınızın geri kalanını uyuyarak geçirirsiniz.” (Sokrates’in Savunması, Platon)
Reklam
Dertleri sırtlayan adam: Odysseia'nın Atlas'ı “Dünyanın bittiği bir yerlerde Güzel sesli akşam perilerinin karşısında Dimdik durup ayakta tutuyor göğü Başı ve yorulmaz kolları üstünde. Akıllı Zeus’un ona ayırdığı kader bu. Bu Atlas görür denizin bütün uçurumlarını, Ve koca direkleri omuzlarında taşır, Yeri göğü birbirinden ayıran direkleri” (Odysseia I, 53-55)
'Denilebilir ki, okur, karışık ve karanlık bir eser karşısında haz duyuyorsa, bu haz eserden değil, eserin kendisinde uyandırdığı anılardan, düşüncelerden gelmektedir.'Günlük Salah Birsel ö.10 Mart 1999

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir “kitapları koruma derneği” kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli... Oğuz Atay , Tutunamayanlar
''Nietzsche, 'Tanrı öldü' dedi. O ölmedi, öldürüldü. Rahipler tarafından öldürüldü, ilahiyatçılar tarafından, politikacılar tarafından, aziz ve kutsal insan diye çağrılanlar tarafından öldürüldü. '' Osho / Zen Yolu (sy:9)
Reklam
Bir adam kac gecedir yoktu. Varlığını soran olmadı. Bir kadın kendi saç uçlarında intihar etmişti kesik kesik. Yaşamadığını anlayan yoktu. Bir keman en tiz sesiyle yankılandı yıkık dökük kentin sokaklarında, Kentin yerini bilen dilsizdi.... Adar Jan
(acaba diğer taraftada kurmuşlar mıdır masayı..) Saygıyla,özlemle.. Garson: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? Garson: Anlamadım efendim? Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun… Garson: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız? Nilgün Marmara: Sen ne getirdin bana çocukluğundan? Garson: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte. Edip Cansever: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim. Nilgün Marmara: Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı. Garson: Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya! Tomris Uyar: Bazen sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur. Garson: Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için. Yaşar Kemal: Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt. Garson: Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum…
"Babama göre başımızı sokacak bir yerimiz ve kitaplarımız varsa, bize gereken her şey var demekti." Catherine Camus (Albert Camus'nun kızı)
32 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.