Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdurrahim Yılmaz

Abdurrahim Yılmaz
@ylmzgenesis
Lisans
Mardin
Mardin, 9 Eylül
12 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
"Onu sevmiyorum." - Neden?- "Ben ona uygun değilim." - Hiç böyle bir cevap veren oldu mu ?
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Fikrini komşusuna kabul ettirmek ve daha sonra da komşusunun fikrine tamamen katılmak - bu tür sihirli bir oyunu kadınlar kadar iyi kim yapabilir?
Sayfa 102Kitabı okudu
İnsanın olgunluğu - çocukluğunda oynarken sahip olduğu ciddiyete yeniden sahip olması anlamına gelir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonuçta insan bir şeyler öğrenmek için her şeyi KENDİSİ yapmalıdır ki, bu da yapılacak ÇOK ŞEY var anlamına gelir! Ama özür dilerim, benim merakım hoş görülebilir bir kusurdur! Yani, gerçek aşkının ödülü hem dünyada, hem de cennette verilir.
İnsan en yakınına bile aşırı bağlanmamalı- her insan bir hapishanedir, gizli bir mekandır. Acı verse bile kendi topraklarına da aşırı bağlanmamak bir noktaya kadar iyidir. İnsan çok değerli kişilere duyduğu sempati hissinde bile ölçülü olmalıdır. İnsanın değerli keşifler yapmasına yardımcı olabilecek bir bilim dalına aşırı bağlanması da sakıncalı olabilir.
Reklam
Arzu, sadece bir duygu ve düşünce bileşimi değildir, her şeyden önce bir HEYECANDIR, SEZGİDİR ve aslında emir heyecanıdır. "Özgür arzu" denen şey temelde "ben özgürüm, 'o' itaat etmeli" diyen insanla ilgili bir üstünlük duygusudur- bu bilinç her arzunun doğasında vardır, doğruca bir tek noktaya kilitlenir, koşulsuz olarak "sadece bu gerekli" der ve bu durumda itaat etmek gerekir- ve başka her şey komutanın pozisyonuyla ilgilidir. Arzu eden kişi bir şey emrederken itaat bekler ya da itaat beklediğine inanır. Aslında belli koşullar altında biz hem emreden, hem de itaat eden kişileriz
Mantıkçıların hurafeleri konusuna gelince, bu saf insanlar tarafından isteksizce kabul edilen küçük bir gerçeği tekrarlamaktan asla vazgeçmeyeceğim. Yani bir düşünce "Ben" istediğimde değil, "O" istediği zaman gelir, gerçeğidir bu.
Arzunun DEĞERİNİ soruşturduk. Gerçeği istediğimizi kabul ettik: neden DAHA ÇOK gerçek dışını, yalanı, belirsizliği, hatta cehaleti sorgulamak. Gerçeğin değeri sorunu önümüze geldi- yoksa sorunun önüne kendimiz mi gittik?