Insanlığın açlık çekmesinin sebebinin yokluk değil, açgözlülük olduğunu uzun zaman önce öğrendim.
Seven kişi için yokluk varlıkların en kesin, en etkili, en canlı, en sağlam, en sadık olanı değil midir?
Reklam
Neden hep yoksulların "Yokluk sınırı belirlenir? Niçin zenginlerin "Tokluk sınırı belirlenmez. Oysaki 'doymak Bilmeyen' onlar...
Birlik, insanın, kendi vücud azâlançrını tarife yanaşmadan önce vücudunun birliğini ve bütünlüğünü bilmesi gibi, her türlü faaliyetten önce kavradığı bir bedihî hakikat... Herşeyin zıddıyla var olması hakikati dairesinde, eşyanın hakikati çokluk ve mahiyeti yokluktur... Biri vardır ki, başında da sonunda da var olan odur; O’NDAN BAŞKA VAR YOKTUR... Bu dünya “bir varmış bir yokmuş” meâlindedir... Yâni, ezellerin ezelinde “Mutlak Zât” vardı ve O’ndan başka hiçbir şey yoktu; ister imân ve isterse küfrün çeşitli kollarına âit bir yerde bulunulsun, herkesin müştereken bildiği bir hakikattir ki, Kâinat’ın bir başlangıcı vardır... Ezellerin ezelinde var olan “Mutlak Zât”ın bilgisinde nasıl olacağı mevcut bu âlem, onun vücûdunun ışığı ile zuhura geldi; O, bütün mevcutları, varlık çehresiyle belirtti, gösterdi, meydana çıkardı... Ve bütün mevcutlar, her ân, varlıkla yokluk arasında gezdirilirken, o Zât’ın sanatını gösterir... Ezellerin ezelinde yok olan, yine yoktur; isterse var gibi görünsün!..
Zaman fenomenine bir bakış
Zîrâ “Allah her ân bir şe’ndedir, tecellidedir, yaratıştadır.” (Rahman/29). Sûretlerin geçici ve hakikatlerin bâki olmasının arka plânında, zamanın sırlı işleyişi ve eşyanın hakikatinin ne olduğu hususu vardır. Zamanın en küçük diliminde yaratılarak, zamanı doğuran ve doğurmaya vesile olduğu zaman nehri içersinde akan her bir zerrede, pek lâtif bir sır ve umumi bir mânâyı (esmâ) okutturan bir gaye, zıtlıklar içersinde bir bütünlük, yokluk içersinde bir varlık, maksatsızlıklar içersinde bir maksad, kanun-u İlâhî’yi gösteren bir hikmet mevcuttur. İmkân dairesin-deki bu oluş ve surî görüntülerin değişim, bozulma ve dağılma şeklinde görünen aldatıcı mücadele ve cüz-î iradelerin farazî tasarrufunun neticesi ortaya çıkan durumların hiçbirinde, hikmete münafi, abes bir durum görünmez
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 6 hours
Hayatın kısa olduğunu söyler herkes. Hayatın uzun olduğunu söyleyenleri duyamazsınız çünkü onlar intihar etmiştir... . . Toplum, kendimizden kaçmak için birbirimize katlandığımız yer... . . Tehlikeli acılar , tehlikeli hazlar mı doğuruyordu ne? . . Merhabalar sevgili kitap dostlarım... Kalemini ve kurgularını çok sevdiğim, Emre Timur 'un
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202429 okunma
Reklam
'Dejenerasyon!' Anahtar kelime bu. Dejenerasyon kelimesinin anlamı istemli olarak çarpıtılmıştır. Güç sahibi insanlar, kelimenin anlamının 'bozulma, özünü yitirme' olduğunu sanmamız için ellerinden geleni yapmışlardır. Oysa Fransızca'da 'de' öneki, olumsuzluk, yokluk belirtirken, 'jenerasyon' da 'nesil' anlamına gelir. Dolayısıyla dejenerasyonun gerçek anlamı 'nesilsizlik'tir. Ve kelimeyi icat etmiş olan kişi insanlığın varacağı noktayı doğru tahmin eden müthiş bir sosyolog ve politologdur.
Sayfa 148
İnsan; yokluğu, yokluk içinde tercih etmek zorunda kalabiliyormuş.
Sayfa 86
Deniz olmayan bir şehirde denize karşı sessiz sakin oturuyorum.. Varlık ve yokluk da hayale dahilse demek..
Bizi hayat uyutuyor. Ölüm uyandırıyor imiş... Varlıkla yokluk birbirini gerektiren şeylerdir. Varlık olmasa yokluk nasıl belli olabilir.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.