best.
Zaman bir dilencidir,Yaptığına devam edeceksin ki, sevgili Prens, Şanın şöhretin sönmesin. Yapılmış bitmiş şey, Modası geçmiş, pas tutmuş bir zırh gibi Duvarda asılı kalır, herkesin alay ettiği bir abide olur. Hiç durma yürü; çünkü öyle dardır ki şöhretin yolu, Bir tek adam ilerleyebilir üstünde; Ayrılmaya gelmez bu yoldan: arkandan, Kıskançlığın binlerce oğlu birbirini kovalamaktadır; Yol verirsen, yahut kenara çekilip durursan, Yükselen deniz gibi saldırır, en arkada bırakırlar seni Yahut da başta koşarken düşen cins bir at gibi, Geriden gelen aşağılık arların ayakları altında kalır, ezilirsin. Başkalarının bugün yaptığı, senin dün yaptığından Az da olsa, daha parlak görünür. Zaman modaya düşkün bir ev sahibidir: Giden misafirin üstün körü elini sıkarken, Gelen misafirine uçar gibi ellerini açar, Ellerine sarılır. Hoş geldin derken gülümser, Güle güle derken içini çeker insanoğlu. Ah, eskiden yaptıkları için, Karşılık beklememeli değerli insanlar, Çünkü güzellik, zeka, kan asaleti, beden gücü, Kahramanlık, aşk, dostluk, cömertlik, hepsi, Oyuncağıdır kıskanç ve kem dilli zamanın. Bütün insanları birleştiren bir hal vardır; Yeni çıkan oyuncaklara bayılır herkes, Eski püskü şeylerden yapılmış da olsalar. Üstüne biraz yaldız sürülmüş toz övülür de, Tozlanmış altın gözden düşer. Bugünün gözü, bugün gördüğünü beğenir.
Gitmiş gitmiş, gücü bitmiş, yol bitmemiş.
Reklam
“Bir kişi için bitmiş olan, bir başkası için bitmiş olmayabilir. Bu denli basit. Bunun ötesinde yol, iki ayrı yöne gider.”
Epiktetos:
Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil. Zira yolun sonunda olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve vakitte geçmiş olurdu.
Sayfa 103 - Tutku YayıneviKitabı okudu
"Hayatım üşüyor.. Varlığım nemli mağaralardan, yeraltındaki ışıksız mezarlardan ibaret. Son imparatorluğu ayakta tutan son ordunun uğradığı büyük bozgunum ben. Bitmiş bir uygarlığın tadını alıyorum kendimden eski, muzaffer bir uygarlığın. Bir vakitler bir bakıma başkalarına hükmeden ben, yalnızım artık, yüzüstü bırakılmışım. Hep yol gösterenim olmuşken, dostsuz, kılavuzsuz kalmışım... Ve bir de hayatım var ki, işten kaçan, yol kenarlarında uyuyan bir serseri kadar yararsız çimenlerin kokusunun bir sis misali, yarı saydam, serin ve derin, ucu bir yere bağlanmayan her şey kadar sonsuz bir ses misali ruhuna nüfuz ettiği,- yıldızların soğuk merhameti altında göçebe yaşayan, geceye ait, ihmal edilmiş yorgun bir serseri..."
Hayatım üşüyor. Varlığım nemli mağaralardan, yeraltındaki ışıksız mezarlardan ibaret. Son imparatorluğu ayakta tutan son ordunun uğradığı büyük bozgunum ben. Bitmiş bir uygarlığın tadını alıyorum kendimden - eski, muzaffer bir uygarlığın. Bir vakitler bir bakıma başkalarına hükmeden ben, yalnızım artık, yüzüstü bırakılmışım. Hep yol gösterenim olmuşken, dostsuz, kılavuzsuz kalmışım.
Reklam
421 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.