Bir parantez vakt-i ömrüm. Ölüm nokta doğum nokta. İsmimden sual edilse, bilin beni üç nokta.
Yaşama Tutkusu ve Ölüm İstenci Arasında Gidip Gelen Bir Sarkaç
Adam’ın iç seslerinden biri “Artık tek yol, bir tek yol kaldı geriye. Açılmaması gereken kapıların, kapanmaması gereken yolların başlangıcı. Doğmuş olanın sonu, sonun başlangıcı. Dünya, istediği kadar dönebilir artık. Zaman dilediği hızla akabilir. O da ne! Bir reddediş mi! Sonun şefkatli, sıcak kucaklayaşını geri çevirmek mi! Ne için doğruluyorsun be Adam çürümüş parmaklarının üzerinde. Çoktan bitti bu hikâye, vazgeç direnmekten, teslim ol sonun sonsuz karanlığına. Orada acı olmayacak, orada bilinç farklı frekans aralıklarında tekrar bütünleşecek. Vazgeç kendini yormaktan, nedir bu savaş hali! Nedir bu yaşam tutkusu ve sevgisi! Bırak gitsin. Bırak ve rahatla” Adam’ın iç seslerinden diğeri “Savaşmalısın en ufak yaşam kırıntısı için. Dinleme şu densizin hadsizliğini! Vazgeçme iyi olandan, yaşamdan. Elbette bir gün bitecek hikayen ve hikayemiz. O zamana kadar kırma kalemini, yakıp yırtma sayfalarını. En ufak mürekkep damlanı koru, muhafaza et. Gerekirse saçma şeyler yaz, çiz, karala. Ölmesine izin verme ruhunun. Bedenin yaşarken gömmelerine yumma göz, tıkama kulak. Aç tüm duyularını, bırak dağıtsın içindeki çocuk etrafı biraz. Kısacık yaşamını daha da kısaltmadan kalk ayağa tekrar. Yeterince düştüğün yerde kaldın, dinlendin. Daha bitmedi davamız. Daha bitmedi hikayemiz.” Adam dirseklerinin üzerinde doğruldu. Tüm bedeni bir nöbet halinde sarsılıyor, tir tir titriyordu. Hissettiği acıdan güç aldı. Ayağa fırlar gibi yerden kalktı.
Reklam
Bir şeyin son kez olduğunu bilmek, yakıcı bir bilgidir...
Bilinen düşünce ve duygular aynı olma halini doğurur, aynı olma hali aynı davranışlara yol açar ve aynı gerçekliği yaratır. Dolayısıyla gerçekliğinizin bir bölümünü değiştirmek istiyorsanız yeni şekillerde düşünmeli, hissetmeli ve davranmalısınız; deneyimlere verdiğimiz tepkiler anlamında farklı "olmak" zorundayız. Yeni bir zihin evresi yaratmalıyız... Yeni bir sonucu o yeni zihinle gözlemlemeliyiz.
Sayfa 25 - Butik Yayıncılık
“Annelerin annesi...”
Minik ellerini öpüp kokladı okulun kapısında, telaşlı çocukların sırt çantalarından sırtına yediği darbeyi hissetmedi bile. “Allah zihin açıklığı versin,” dedi gülerek. Sel gibi akan çocuk kalabalığına karışmadan evladı. Şimdi avucunun içindeki minik eli biraz daha sıktı. “Hadi koştur Erhan'ım koştur, geç kaldık...” Beş yaşındaki Erhan'la
...Edebiyat öğretmenimiz çok öfkeli kadındı. "Bir memlekette insanlar namuslu olduklarıyla ayrıca övünüyorlarsa, o memleketin hali dumandır" derdi...
Sayfa 279 - İthaki Yayınları
Reklam
Yanlış bir çevirinin yol açtığı anlam karmaşası...
“Yeraltından Notlar’ adı birçok yönden orijinal Rusça adın yanlış çevirisidir. Adın orijinal hali daha çok ‘Yerin Altından Notlar’ ve hatta ‘Döşemelerin Altından Notlar’ anlamına gelmektedir...”
Sayfa 211Kitabı okudu
Gözü bir türlü doymayanları. Doydukça doymazlaşanları. Haya adına nutuk çeken haya korsanları. Bilinmeyene ad koymada üstüne olmayanları. Dünya benimdir sananları. Panzehiri satmak için zehiri, aşıyı satmak için virüsü, suçu satmak için sarhoşluğu, katili satmak için suçu pazarlayanları. Kimse etmedi insanın insana ettiğini. Merhametten ve insanlıktan yana ne varsa modern çağ elveda’ları. Hepsi de hepsi de Havva’nın çocukları.
Sayfa 75
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.