Şimal hanım ben teşekkür ederim nezaketiniz için...
Belki dediğiniz gibi başlangıç için yanlış bir kitap olabilir ama bunun da bir ölçüsü yok neticede:) Bir yerden başlamak gerekiyor...
Ben kitabın bir deneme kitabı olduğu konusunda ısrarcıyım. Çünkü edebiyatımızda 'sayıklama kitabı' adı altında bir yazım türü yok. Roman, öykü, deneme, araştırma, biyografi veya otobiyografi gibi başlıklardan birinin altına yerleştirmek durumundayız. Bu kitaba en uygun olan ise deneme başlığıdır. Ancak yazım üslubu olarak tıpkı bilinç akışı veya büyülü gerçeklik gibi 'sayıklama' tarzında yazılmış derseniz ona bir şey diyemem...
Diğer konuya gelince, Nilüfer hanıma da yazdığım gibi bir niyet okuması yapmak çok doğru değil. Sadece izlenimlerimizi paylaşıyoruz. Yazdıklarımız subjektif görüşlerimizi yansıtıyor...
Bu arada belki ilginç gelecektir ama, Ben Tarık Tufan'ın Kanal 7'deki (Ülke Tv'de olabilir) Meksika Sınırı adlı programını o dönem ilgiyle takip ediyordum. Hatta o yıllarda şimdiki halimden çok daha katı görüşlüydüm bazı konularda:) Ancak program oldukça ilgimi çekerdi...
Yazara karşı bir önyargım kesinlikle yok. Ancak ülkemizdeki siyasi ortamdan pek çok kişinin beslendiği de bir gerçek. Bunu sadece iktidar kanadı için söylemiyorum. Zülfü Livaneli, Yılmaz Özdil gibi isimler de bu ortamdan besleniyor. Livaneli'nin de bazı kitaplarının su akarken kovayı doldurmak için yazıldığını düşünüyorum.
Sadece, Tarık Tufan kitaplarının satış rakamlarıyla kitapların içeriği arasında bir dengesizlik olduğu görüşündeyim. Tamamen hissi konuşmamak adına özellikle bir kitabını alıp okumak istedim ve düşüncemde çok yanılmadığımı gördüm.
Dediğiniz gibi herkesin dünyaya bakışı farklı. Her yazar farklı okurlarda farklı etkiler bırakabilir.
Her okur ise üzerindeki etkiyi kendi üslubunca başkaları ile dilediği gibi paylaşmakta özgürdür. Bu çatı üzerinde bir orta yol bulabileceğimizi düşünüyorum...
Görüşlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle...