Çünkü bizim kadınımız çoğu zaman aklıyla kalbi arasında debelenip duruyor. Türk kadınının aklı batıyken yüreği doğu. ( Aklı ona diyor ki: kendi ayakları üstünde duran bir birey ol, maddi anlamda eşine bağımlı olma ve evlendin diye erkeğe boyun eğme, özgürlüğünü belli bir oranda koru; kalbi ise ana ol, evini dört dörtlük temizle, yuvan için saçını süpürge et ve erkeğine itaat et.
Malum bizim kadınımız da bu iki hezeyan içinde debelenip duruyor. - herkes böyle değil. Ama ben iş hayatına atılmış çoğu kadında böyle bir ikilem görüyorum. Çoğunda "ben çalışan bir kadınım, benim evim bazen dağınık olabilir, mutfağım bazen pis olabilir. Pisse de sorumluluğu eşimle eşit olarak paylaşıyoruz" Farkındalığını göremiyorum.
Yazıya tekrar dönecek olursak: Yazınızda en sevdiğim yan, her iki tarafın bakış açısını da çok başarılı bir şekilde aktarabilmesi oldu. ( Çünkü yazdığınızda her iki taraf için de haklılık gerekçeleri olduğu gerçeğini inkar edemeyeceğim. ) Bir başka yazıyı merakla bekliyor olacağım. 😊