Yine tespit gibi tespit. O dönemi ben bir de şeye benzetiyorum, -Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ında geçiyordu- sinemada güzel umutlu bir film izleyip kendi kendine filmi düşünerek yürüdüğün bir kaç dakikadaki sen, aydınlanmış uyanmış eskisi gibi olmayan sen ve senin gibi olmayan, gözleri senin gibi bakmayan etrafındaki filmi izlememiş insancıklar. Ama birkaç dakika sürüyor bu, sonra sen de onlar gibi mağaza bakmaya başlıyorsun. Çok tuhaf değil mi?