Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Adem YEŞİL isimli okurun asıl gönderisini gör
Murat Ç okurunun profil resmi
İnceleme için ayrı, inceleme içinde bana da yer verdiğin için ayrı teşekkür ederim Adem. Öncelikle kitap hakkında ki fikirlerimizin aynı ortak payda da buluşmasının sebebi, bizler artık genel bilgilere doyduk. Yeni bir şeyler istiyoruz. Yeni şeyler dediğimiz yorum farklılıkları değil, yeni belgeler, tutanaklar, telgraflar, anlaşmalar vsvsvs. kısacası yeni bilgiler istiyoruz. Ama biliyoruz ki, arşivimiz halen daha tasnif edilmiş değil. Sebebi şu; buna zaman ayıracak bir çalışma kesinlikle yok, zaman ayıramadıkları gibi bu işi yapabilecek nitelikte, nitelikli insan maalesef ülkemizde yok gibi. Varsa hala göremedik çıksın ortaya. Arşivlerin özelliği şu, öncelikle burada ki belgeler, Arapça, Farsça, Koyu Osmanlıca, Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Yunanca.... vs. Yani bunları çevirecek babayiğitlerin, bu dilleri biliyor ve tarihten anlıyor olması gerekiyor. Bu ne demek? Şu demek, döneme ait belgeler asla tek taraflı değildir demek. Hepsinin yabancı devletllerin diplomatlarıyla yazışma olarak karşılığı var demektir. Yani evet bakın böyle olmuş dersen, iki gün sonra çıkarır suratına yapıştırır o devletler, bak aslı böyle diye. (Mesela, Atatürk'ün Falih Rıfkı ile yaptığı yazı dizisi, hükümet tarafından kendisine rica edilmesi üzerine sonlanmıştır. Neden, çünkü gerçekleri belgeleri ile anlatan bir dizi olacaktı. Ve o dönemde yaşayan bütün devlet adamları zor duruma düşücek, büyük bir gündem olacaktı. Rica edildi, sonlandı.) O yüzdendir ki, bu işi yapamıyoruz. İlber Hoca buna zaman ayıracak hiç bir çalışma yapılmadığını, arşivin kapısının kapalı olmadığını, içeri girenlerin bu belgeleri çevirecek nitelikle bilgiye sahip olmadığını söylemektedir. Neyse uzatmayayım, kitaba döneyim. İlber Ortaylı'nın programlarını takip ediyorsanız, bu kitabın o programlarda ki söylemlerden hiç bir farkı olmadığını görürsünüz. Yani şunu diyorum, YouTube a İlber Ortaylı ve Atatürk diye yazıp aratın. Karşınıza çıkan özel gün programları ve genel programların sadece 2-3 tanesini izleyin, kitabın kopyasını görmüş olacaksınız. Kitabı yazıp orada bunları söylemiyor, zaten söylediklerini kitaba aktarıyor. Hatta bu kitap onun yazımı bile olmayabilir, genelde derleme yapılır, okur ve onaylar. Bu kadar basit. :)) İlber Ortaylı'nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, İlber Hoca'nın feyz aldığı, yani çok sevip saydığı ve okudğu tarihçilerin, ki oryantalistler dahil, gerisindedir. Bunun nedeni ise, bile istene bu şekilde tertip edilip, yayınlanmasıdır. Neden? Çünkü biliyor ki Hoca, kendi öğrencileri dahil, bu millet detayları değil, genellemeleri seviyor. Yani, detay isteyenler zaten özel insanlar. Halk detay istemiyor, kolay okunan ve anlaşılan şeyler istiyor. Yani, yani, yani... Demek istediğim ortada. Detaysız kitapların daha çok tutulduğu, özellikle gündem de olan kişilerin daha çok okunduğu, izlendiği ortadadır. Bu vesile ile Atatürk okunuyor mu? Okunuyor. Bu kitaplar, yeni bilgiler edinmek isteyenler için değil, tarihten korkan, Atatürk'ü öğrenmeye detayları ile değil, özetleriyle meraklı olanlar için bulunmaz nimetlerdendir. Özet bu. :) Yine duramadım uzun yazdım. Tekrardan eline sağlık. İlber Hoca belki bir gün yeni bir sürpriz yapar. Bekliyoruz. :))
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Öncelikle detaylı yorumlaman ile konuya farklı bir boyut kazandırdığın için teşekkür ederim. Evet, bir çok noktada hemfikir olduğumuz ve düşüncelerimizin de örtüştüğü aşikar. Bugün bizim gibi birçok okurun elinde imkan olsun, bu gibi derlemeleri ve kaynakları bir araya getirerek, sakin bir kafa yapısı ile de bir kurgu katarak kitap ya da araştırma eser çıkarabilir. Ha, İlber Hoca veyahutta diğer önemli kişilikler kadar satar mı orası muamma. Evet, biz alenen okumayı sevmiyoruz. Okuyorsak da, ezber okumayı ve mümkünse, birilerinin bunu bize okuması ile ezber edinmeyi çok seviyoruz. Kısacası, bazı şeylere zahmetsiz ve emeksiz ulaşmak istiyoruz ki bu da mümkün değil. Bunun tipik örneğini burada gerek alıntılar da, gerek incelemelerde çok görüyoruz. Kısa bir alıntı bir çok yorum ve beğeni alırken, gerçek nitelikte bir inceleme ya da alıntı çok az beğeni ve yorum alıyor. Benim zannımca bunun sebebi de, önümüzde olan ekranlarda kolay okunabilir iki satır yazı istiyoruz. Yani devamını göster yazısını tıkladığımızda sonu olmayan bir şey gördüğümüzde hemen kapatıp devam ediyoruz. Evet, dil mevzusu da aynen bahsettiğin gibi, doğru ve etkili dil bilgisi olmadığı için birçok diplomatik ve uluslararası sıkıntı yaşamışlığımız vardır. Geçen bir ironi yapmıştım: Bir adam kahvede oyun oynarken üzerinde "I love my husband!" t-shirt'ü ile oyun oynayan resmi koyarak, "Birileri İngilizce dil neden zorunlu olsun diyor" dedim ve ufak tefek de olsa serzenişler olmadı değil. Hadi bunu geçtim, bu geyikti diyeyim, ya Polonya'dan hastalıklı et ithalatı??? Şimdi anlayabiliyorlar mı acaba dil bilgisinin ne kadar da önemli olduğunu. Bu sağlık, ya uluslararası ikili antlaşmalarda bağlayıcı madde ve hükümler. Bir imza ve işiniz bitti!!! Yok ben anlamadım, yok dersime çalışmadım, yok annem hastaydı, yok cenazem vardı şikayetini kabul etmez, adamın bir anda kıçından donunu sıyırırlar alimallah!!! Uzun lafın kısası, gerçekten önümüzde olan süreci iyi değerlendirebilmek ve geleceğe dair sağlam, emin adımlar atarken, kalıcı kararlar verebilmek adına kendimizi ve ülkemizi doğru bilgiler ile geliştirmekten, eğitmekten geri kalmamalıyız. Saygılar üstadım.
Murat Ç okurunun profil resmi
Biz yazsak imkanı yok satmaz :))) Çünkü çok ilginç bir şey yapmamız lazım ya da popi olmamız lazım :) Olmayacağına göre anca çevremiz ve çoluk çocuk için miras olur anca. :) Uzun yazıları sevmiyor okurlar. Uzun incelemleri de herkes değil belirli insanlar zevk alarak okuyor. Biraz da zaman meselesi var tabi. Herkes zaman harcamak istemiyor. İncelemenin başından okuru yakaladığın anda kaç sayfa yazdığın önemli değil, okuyorlar. Siyasi konularda yorum yapsak üzerinde durmayacağımız bir konu yok, her şey, her olay kötü idare ve bilgisiz bir yönetim içeriyor. Son 18 yıl baz alındığında bence en az 200 yıllık malzeme çıkmıştır. Doğru bilgi çok önemli. Bunun için zaman, nitelikli bilgi içerikleri, konusunda uzman tarihçi/yazarlar, bilgi patlaması yaşayan programlar, 2 gündür toplamda 6 saatlik YouTube üzerinden program izledim. En az 5000 kitap sayfasına eş değer bilgi aldım. Her şey kitap değil, bunu unutmayalım. Belgeli tarih muazzam bir şey. Estağfurullah üstadlık bir durum yok, daha vitaminiz. :)) Düşüncen yeter. Ben teşekkür ederim.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.