Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Sorel isimli okurun asıl gönderisini gör
Pierre Rivière okurunun profil resmi
Öncelikle incelemen için teşekkürler Hüseyin, eline yüreğine sağlık... Her ne kadar şaşırtmaması gerekse bile yine de Lakhes ve Cesaret mevzuu, başlangıçta ihtiyarların beklediğinden fersah fersah öteye uzaklaşınca şaşırtmadan edemedi, adamlar savaşçılığa dair bir şeyler bekliyor olabilirdi :) Konu yol aldıkça Spinoza'nın Sagantum örneği geldi aklıma (bunlar cesaretin ne olduğunu ararken düşman gelip şehri alıp gidecek demedim değil): "Romalılar tartışıp dururken Saguntum şehri yok olup gitmiş olsa bile, sanılanın tersine, yalnızca az sayıda insan her şeye kendi duygularına göre karar verdiği zaman yok olup giden özgürlüktür, ortak iyidir. İnsanların aklı gerçekte her şeyi bir kerede kavramak için çok kıttır; ama düşünüp taşınarak, dinleyerek ve tartışarak bilenir ve sınaya sınaya sonunda insanlar aradıkları ve herkesin üstünde anlaştığı, ilk başta hiç kimsenin aklına gelmeyen çözümü bulurlar.- TP" ..Yine de şundan sıyrılamayız ama henüz cesaretin ne olduğunu bilmezken de, cesaretin sınanacağı haller karşısına diker bizi hayat, hatta çoklukla böyledir de....Burada ister istemez akla şu da geliyor cesaret bilgi midir, yoksa hayati bir hamle mi? Hamlenin sonradan gelen tanımlanması ve hamlelerin daha sonraki durumlara dair kazandırdığı yorum gücü ve rasyonel bir sezgiyle geleceğin de bilgisine/öngörüsüne erişmek ( Sokrates, Nikiasın cesaretin üçte birini tanımladığını söylemişti, üçte üçü ise olmuş-olan-olacak'a dairdi...Burada statik bir düşünceden bir anlamda kurtuluruz diyalektik bir ilerleme sayesinde, ancak burada soru işareti bırakalım yine de, üstelik tehlikeli bir soru işareti!) dahilinde cesaret erdeminin tanımını yapabiliriz...Her ne kadar insana daha mesnetsiz konuşmuş gibi gelse de (Nikias'a göre de öyle) Lakhes ilk anda cesareti tanımlarken doğrudan doğruya cesaretli olmayı örnekleyen durumlardan yola çıkmıştı, bir anlamda dediği cesaret, cesaretli olmaktır (Nietzsche de bunu derdi kuşkusuz) anlamına gelebilir. Bu görüş her ne kadar dolaylı bir tanımlama gibi görünse de, cesaret şayet bir dolayımsa (iyinin dolayımı da değil midir bir anlamda) bunu dolayımdan ayırmak (idesine varmak) elde bir şeyi bırakır mı ondan yeterince emin değilim, bir kere cesaretin tanımı cesaretli olmaktan sonra geliyorsa cesareti tanımlayan saf öz ne olabilir? Cesaret hakkında genel bir tanımlama yapmak (yine cesaretli oluş örneklerinden yola çıkarak!) mümkün ancak onun özüne ulaşmak ne derece mümkün? Cesaret karşısında sınanma durumlarında Homeros'un fakirleri gibi olabiliriz pekalâ, hatta çoğunluk öyle olmaz mıyız? Fakirlikle utanmak bir arada gitmez miydi? Cesaretin sınandığı durumlar (tanımını belirleyen niteliklerin belirdiği) da görece zayıf kalışlara ilişkin değil midir hep? Lakhes'in cesareti, cesaretli oluş örneğiyle açıklayan tanımı (cesaret, cesaretli olmaktır demiyor radikal biçimde tabii) konu hakkında sıradanın ifade ediş biçimidir ama dikkati de cesaretli oluş'un cesaretten önce geldiğine çeker, istemlice yapmasa bile bunu, bu gözümüzden kaçamaz. Burada bir kez daha düşünürsek şimdi rasyonel bilgi her şeyi erişilebilirin dahilinde mi görür, mekanik sıra gibi, Marksist diyalektik de bunu yapmaz mesela, yapmadığı için müdahilliği (müdahil olunan hamleyi) düşünür zaten. Cesareti tanımlayan şey cesaretli oluştur ve bilinen bu şey her seferinde insan tarafından yeniden tanımlanacaktır, sıfır noktasından itibaren hatta... Nikias cesaret bilgisini tanımlar :"Bu bilgi Lakhes, savaşta olsun, nerede olursa olsun, nelerden kaçıp neleri göze alabileceğimizin bilgisidir." Burada şöyle bir konuşma geçer: "LAKHES: Bir söz ki, Sokrates, hiçbir özü yok. SOKRATES: Bunu nereden çıkardın, Lakhes? LAKHES: Nereden mi çıkardım? Bilgi başka, cesaret başka şeydir de ondan." Lakhes'in burada öze ilişkin söylemi dile getirmesi apayrı bir ironik durum. Başta Platoncu manada bir öz akla gelirken( ya da benim aklıma o geldi direkt) , bilgi başka şey cesaret başka şey diyerek onu tekrar oluş içindeki tanımına çeker. Onda öz denen şey her anlamda insan ve onun eylemiyle birlikte ilerler...Buradan ilerleyen kısımlardan epey hoşlandım diyebilirim... Şimdilik söylediklerimi kessem iyi sanırım epey uzadı...Kısa konuşmalarla ilerlemek akıllıca olacak gibi... Diyalogun bittiği belirsizlik her üçünün de o konuda eğitim verecek ehil kişiler olmamasından kaynaklanıyor olabilir yine de...Söyleyecek sözleri yoktuysa üçünün de savaş eğitimi verecek kişiler olmamasından dolayı olabilir...İşin doğası üzerine konuşabilecek olanların olmadığı yerde Sokrates'in de susması da akıllıca ve başta dediklerinin gerçekleşmesi gibi, başkalarını bulmalı...Bu arada Atina düştü :)
Pierre Rivière okurunun profil resmi
Nikias'ın "özlü ama doğru değil"ini de unutmamak gerek tabii...
Sorel okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim dostum. Yazdıklarına kısa kısa yanıt vermeye çalışayım çünkü hepsini metin olarak görüp yazamıyorum. Cesaretin bilgi mi yoksa hayati bir hamle mi olduğu konusunda ve statik olan ile ilgili; Socrates'in her durumda geçerli bir tanim arayışı kanımca başlı başına büyük bir problemdir. Eğer diyalektik bir gelişim içerisinde bunlar ele alınırsa dediğine geliriz ancak her durumda geçerli demesi ve sonrasında bunun değişmesi bize, bir gerçekliğin tanımla oturtulamayacagidir. Kavramlar ilişki içerisindedir değişime tabidir anlayışlara algılara hallere göre değişken bir modül ile kendisini sunar. Bilmiyorum dediğini tam anladım mi ama bu her durumda değişmeyen dediğini, sorunun yanlış konulması olarak buldum. Tabi eğer Socrates kurnaz bir taktik ironisiyle sunmamışsa bunu
Pierre Rivière okurunun profil resmi
Tam da bu zaten, sorunun yanlış konulması daha ziyade eksik konulması, belki de istenen biçimde konulması...Yine de ilişkisellikten kaçmıyor tabii, iyi ile ilişki içinde cesaret, akılla ilişki içinde ve insan edimiyle ilişki içinde...Her şeye rağmen sorun var ama...
Sorel okurunun profil resmi
Bana sorarsan her paradoks için konuşmayayım ancak paradokslar için de durum budur. Sorun yanlış konulur. Ve bir kısır döngü oluşur. Örneğin pratik yaşamda da böyledir. Hastalığa yanlış tani koyan hekimi düşünelim. Hastalığın yanlış konulması asıl yakıcı olan hastalığı daha da kötüye götürür. Burada Socrates'in her durumda değişmeyen dediği cesaret de böyledir. Belki de Platon'un özcü konumlanması böylesi bir sorunsalı griftlestirmistir. Yine de emin konuşmayayım
Pierre Rivière okurunun profil resmi
her durumda değişmeyen dediği cesaret henüz ortada olmayan cesaret de olabilir, konuşmanın sonunda belirmediğine göre gayet mümkün bu da zıt açıdan bakınca :) yine de ideaların nüveleri belirmiyor değil, aynı yerde emin olmamakla birlikte benzer şeyi düşündüm sanırım...
indéfini okurunun profil resmi
Gılgamış mı, Kalevela mı bu? Ya da dur, Ramayana mı yoksa?
Pierre Rivière okurunun profil resmi
Gılgamış'ı uzaktan tanıyorum sadece biraz valla...Kesinlikle Panço Villa bu ama, uçak kullanmayı öğrenmek için uçağı kullanmak gerekir...
Pierre Rivière okurunun profil resmi
koyver gitsin yahu, devrildiğimiz yere kadar....
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.