İdeal ahlakın bireye temelden yerleşmesi ve gelecek kuşağa sağlıklı bir şekilde aktarılması yöneticiler için amaç edinilirse ve bu din aracılığıyla yapılırsa hem kalıcılıktan uzak olur hem de toplumsal sorunları beraberinde getirir. Modern çağda bilgi ile temellendirilmiş ahlak kuralları uzun süredir geçerliliğini sürdürürken geri kalmış toplumlardaki kişisel bozuklukların(hırsızlık, adam öldürme gasp, tecavüz vs.) ve toplumsal yozlaşmanın(mezhep çatışması, sanata karşı düşmanlık vs.) en temel sebebi dinin bir amaçtan ziyade araç olarak görülmesidir. Şu da bir gerçektir ki medeni devletler düzeyine gelen her toplumun geçmişteki karanlık tarihi örtbas edilemez ve bu konuyla ilgilenen herkes karanlık çağın Avrupa'da bittiğini bilmekle beraber İslam Coğrafyası için yeni başladığını rahatlıkla kavrayabilir.