Çok ağladım, çok erkek oldum ama çok da kadın. Kimseyle, kendimle bile yaşayamadım. Birkaç sözcük inliyor dilimin altında, gerçek ne bilmiyorum. Bir suçlu gerek bana...; hemen şimdi, benim gibi.
Mutluluğa yol açan şeyin aşk olduğu fikri modern bir buluştur, on yedinci yüzyılın sonlarından bugüne gelir. O günden beri insanlara aşkın sonsuza dek sürmesi gerektiği ve aşkın yaşanacağı en iyi yerin de evlilik olduğu öğretildi. Geçmişte arzunun uzun ömürlü olmasıyla ilgili çok daha kötümser düşünülürdü. Romeo ve jüliet’inki mutlu bir hikaye değildir, bir trajedidir. Son on yılda, evlilikle ilgili beklentiler oldukça arttı, bireysel gelişimi tamamlamaya giden yol gibi görüldü, hayal kırıklığı ve doyumsuzluk da onunla birlikte arttı.
İstenmeyen konuk geldiğinde...
Korkabilirim.
Gülümseyebilir veya derim ki:
Günüm iyi geçti, hadi gece olsun.
Tarlaları sürülmüş, evi temiz, masayı hazır bulacaksın,
ve her şey yerli yerinde olacak.