"Eee?" diye başladı Atreus.
Kratos bu basit heceyle düşüncelerinden sıyırılıp oğluna baktı.
"O da ışığın içinde miydi?" diye sordu çocuk.
"Kim ışığın içinde miydi? Cadı mı?" dedi Kratos. Atreus'un öğrenmek istediğini pekala bilmesine rağmen. Amacı oğlunun dikkatini dağıtmaktı.
"Kim olduğunu biliyorsun!" dedi Atreus, sesinde bir öfke kıvılcımıyla.
Kratos o anda bir karar vermeye mecburdu. oğluna yalan mı söyleyecekti? Yoksa gerçeğin doğurması kesin zorluklarla mı yüzleşecekti?
"Hayır. Orada değildi." dedi Kratos en sonunda, kısılıp giden bir sesle. Gerçeklerden sakındığı için bir parçasıyla onu teselli etti. İçini kaplayan bir sızı dev bir yılan gibi kalbini sıkıştırdı.
Atreus'un bakışları babasının yüzünden bir an bile ayrılmadı.
"Diline hakim ol, çocuk. Yolculuğumuz bitene kadar birimizin dikkatini elden bırakmaması lazım. Sessizliğimi keder eksikliğiyle karıştırma. Nasıl yas tutmak istersen tut, beni de kendiminkiyle baş başa bırak."
Artık tamamen dolu Bifrost'la beraber bağlantı kubbesine ve seyahat odasına geri döndüklerinde Kratos feneri enerji haznesine yerleştirirken oğlu Midgard'ın rününü çizdi. Bu da diyar seyahat köprüsünü Midgar'la hizalamalarına ve Alfheim'ı geride bırakmalarına imkan tanıdı.
Cesare'nin eli hançerine gitti. Ancak Ezio rakibinin bileğini kılıcıyla kesti. Kas liflerini öyle deşmişti ki Cesare'nin eli gevşekçe sallanıyordu, kullanılamaz haldeydi. Geri çekildiğinde yüzü acı ve öfkeyle buruş buruştu.
''Taht benimdi!'' dedi, oyuncağını kaybetmiş bir çocuk gibi.
'' Bir şeyi istemek sana ona sahip olduğun anlamına gelmez.''
''Ne biliyorsun? Sen bir şeyi o kadar istedin mi ki?''
''Gerçek lider yönettiği halkı güçlendirir.''
Cesare'nin siperin kıyısından birkeç karış ötede durduğunu gören Ezio kılıcını kaldırdı ve ''İsmin tarihten silinsin. Requiescat in Pace,'' dedi.
''Beni öldüremezsin! Hiçbir insan beni öldüremez!''
''O zaman seni kaderin ellerine teslim edeyim,'' dedi Ezio.
Kılıcını yere bırakıp Cesare Borgia'yı iki eliyle tuttu ve tek bir ustaca hareketle onu siperden aşağıya attı. Cesare otuz metre aşağıdaki kaldırım taşlarının üzerine çakıldı. Fakat Ezio aşağıya bakmadı - Borgialara karşı uzun süredir vermiş olduğu savaşın yükü üzerinden kalkmıştı.