Siyah akar Zonguldağ'ın deresi; Yüz karası değil, kömür karası; Böyle kazanılır ekmek parası.
Sayfa 63 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
oysa, tarihte ne kadar gerilere gidilirse gidilsin (...) her şey bize şunu gösteriyor ki, basit bir hırsızlık yapılmışsa, hele sıradan gıda maddeleri, bir dilim ekmek, jambon ya da peynir çalınmışsa, o suçu işleyen kişi toplumun gözünde mutlak biçimde yüz karası olarak damgalanıyor, kesinlikle kınanıyor, en ağır cezaları hak ediyor, kendiliğinden onurunu yitiriyor ve alnındaki kara leke ömrü billah silinemiyor, bunun da iki nedeni var, öncelikle bu tür cürümleri işleyen kişi genellikle yoksuldur ve bu zaten başlı başına vahim bir utanç vesikasıdır, sonra da, yapmış olduğu eylem topluma karşı üstü kapalı bir tür suçlama da içermektedir. Fukaranın hırsızlığı haince bir ihkakı hak’ka dönüşüyor, anlıyor musunuz...
Reklam
— Dostum, diye fısıldadı bana, zaman geçiyor ve hiç de lehime işlemiyor... Vicdanımda azaba yer yok, bu tür çekingenliklerden muafım, çok şükür!.. Bu dünyada zaten suçtan geçilmiyor... Saymakla bitmeyeceğini herkes anladı... Sorun devirdiğimiz çamlarda... Ve sanırım ben de onlardan bir tanesini devirdim... Hem de telafisi olmaz bir biçimde... —
Kendi dünyanin dişindan olan birine bakmak ve o insanlarin kim olduğuyla ilgili genel yorumlar yapmak, yargılamada bulunmak kolay. Çünkü diğerlerinin kusurlarını gördügünde, nedense kendi kusurlarının onlarınkinden daha iyi olduğunu savunabiliyorsun. Fakat yakından baktığında, yanındaki kişiye gerçekten baktığında, hemen hemen aynı şeyleri gõreceksin.Umut.Sevgi. Korku. Öfke. Bir kere yakından baktğında hepimizin birçok yönden benzer olduğumuzu gõreceksin. Hepimizin kanı kırmızı akıyor ve canavarları kalpleri bile krılabiliyor. Sadece hep yakından bakmayı hatirlamalisın. Her zaman yakından bakmayı...
Sen, suçun kaynağı sen! Yapılmayacağı yapan Günahın kaynağı sen! Kutsal kucakta oturan Kutsal yatağa yatan Yüz karası sen! Biliyor musun seni ne korkunç bir son bekliyor!
Ben aşık oldum, biliyorum insanların kınayışlarını. Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. Hristiyanlık tarihi aşkın yüz karası ile çalkalandı asırlarca, aşık oldu diye engizisyonlarda yargıladı insanları, içlerindeki şeytandan arındırmak için ruhlarını yaktı. Müslümanlar da ayıp saydılar aşkı ve hala ayıplıyorlar aşıkları. Onlar için varsa yoksa mecazi aşk. İki kalbin, haydi diyelim ki iki bedenin birbirini sevmesinde ne kötülük olabilir sence?
Sayfa 133 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.