Bedenin bir karbon kağıdı gibi olmalı. Özellikle de yüzün. Çünkü doğallığın tek bir anlamı vardır: düşüncelerini davranışlara dönüştürmek. Oysa bugün kimse doğal değil. Herkes sahte. Herkes yalancı. Ve ben hepsinin ölmesini istiyorum...
Unutturamaz seni hiç bir şey, unutulsam da ben..
Neden rüzgârlı yüzün aynasıdır umudun Bilmez misin, korkunun dudakları tendedir Güneşe varmak için gözlerimde uyudun Sanma ki, her hayalin girizgâhı sendedir
Sayfa 103 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
<3
Sâki, yüzün Cemşid’in kadehinden güzel; Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel; Işık saçıyor ayağını bastığın toprak, Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel.
Şöyle bi bayram mesajı alamadık gitti
Sevgili, bir başka güzelsin bugün; Ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün. Güzeller bayram günleri süslenir: Seninse bayramları süsler yüzün.
Eridim :')
Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin; Şimdi: Çekil önümden, diye ferman edersin; Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez; Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?
Yine de…
Hemen her romanında İstanbul öyle veya böyle vardı. Tarihiyle, insanlarıyla, kokusuyla... Ama artık şehrin eski güzelliği ve renkleri birkaç kilometrekareye gerilemişti. Şimdi İstanbul’u boyaları dökülmüş bir kadın portresine benzeti- yordu. O tabloda kadının gözlerinden yalnızca biri kalmıştı, hüzünlü ve özlem dolu, sanki yüzün yok olup gitmiş diğer parçalarına kederlenen... İstanbul da öyleydi, solan renkleri, gün geçtikçe eksilen narin çehresi ile restorasyonu artık imkânsız hâlde.
Sayfa 84 - Sumru Yayınevi
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.