Mutluluğun sahip olduklarınla ilintili olmadığını öğrendim, çünkü hiçbir şeyim olmadığı zamanlarda da ben çok mutluydum.
...
Somali'de küçük bir çocukken hayattaki ufak şeylerle bile mutlu olmayı öğrendik. Yağmuru kutladık çünkü yağmur su demekti. New york'ta suya kim aldırıyor ki? Mutfakta bir şeylerle uğraşıp etrafta dolanırken açın musluğu aksın. İhtiyacınız olduğu her an nasılsa elinizin altında. Sahip olmadığınız şeyleri elde edince mutlu olursunuz. Bizim hiçbir şeyimiz yoktu o nedenle her şeyle mutlu olurduk.
.
Bugün en basit şeyleri bile önemsiyorum. Her gün güzel evi olan insanlarla tanışıyorum,hatta bu insanların birden çok evleri, araçları, tatları, mücevherleri var. Ama onlar sanki bir yenisi kendilerini sonsuz mutluluğa ve huzura götürevekmişçesine daha fazlasını istiyorlar. Hiçbir zaman mutlu olmak için bir elmas yüzüğe ihtiyaç duymadım. İnsanlar " Ee tabii almak istediğin her şeye sahip olacak paran olunca böyle konuşmak kolay. '' diyorlar. Aslında istediğim hiçbir şey olmadığını anlamıyorlar.
.
Amerika dünyanın en zengin ülkesi olduğu halde nedense herkes hala duygusal açıdan güçsüz. Herkes parasız olduğu kadar zamansız da. Kimsenin hiç zamanı yok. Bu her zaman böyle. "Yolumdan çekilsene kardeşim acelem var!" Caddeler oraya buraya koşuşturan ve her şeyi bilen insanlarla dolu.
.
Yavaş ve hızlı hayatların her ikisini de yaşama fırsatı bulduğum için şanslıyım.
Gemimiz burnunu öteki iki gemi gibi karaya, batıya çevirdi. Ama öteki gemiler gibi hızlanamadık biz. Esir düşerse cezalandırılmaktan korkan kaptanımız kürek köşelerini şiddetle kırbaçlatmak için bir türlü emir veremiyordu. Sonraları, bütün hayatımın, kaptanın bu korkaklığı yüzünden değiştiğini çok düşündüm.
.
Şimdiyse, kaptanımız kısa süren o korkalığa kapılmasaydı hayatım asıl o zaman değişirdi, diye düşünüyorum. Önceden belirlenmiş bir hayat olmadığını bütün hikayelerin aslında birer rastlantılar zinciri olduğunu birçokları bilir. Ama gene de bu gerçeği bilenler bile hayatlarının bir döneminde geri dönüp ona baktıklarında, rastlantı olarak yaşadıkları şeylerin birer zorunluluk olduğuna karar verirler.