Yazarın kafasında kurduğu ütopik bir ülke ve ülkede yaşananlar var. Bir ülkede siyasi iktidarın halk üstünde öyle bir baskısı, müdahalesi var ki. Tele ekranlar adı verilen insanların evlerinde, dış mekanlarda, açık alanlarda bulunan aletler sayesinde konuşulan her şeyin duyulup herkesin izlendigi bir ülke. Insanlar için en basit şeyler yasak sevmek, aşık olmak, yakın arkadaşlık ve en onemlisi düşünmek. " kölelik özgürlüktür. " düşüncesi hakim. Isleyebileceginiz en önemli suç düşünmek zaten parti fikirlerinden , onun izin verdiğinden fazlasına kafa yorup kendi fikrini beyan etmek yasak . Adeta yaşamak yasak. Bunu yapan insanlar da yakalanıyor işkence ile düşünce yapısı değiştirilmeye çalışılıyor. Winston diye bi kahramanımız var onun partiye düşman ,inanmaz fikirlerine ve bu karşıtlığın sonunda çektiği cezalara ,işkencelere de değiniyor da .
Aslında fazla ütopik gbi geliyor okurken sonra şu an ki dünyamızda benzer ne çok baskı yasayıp bir çok düşünce, duygu olarak kontrol altında oldugumuzu anlıyorsunuz. Sindirilip,yozlastırılıp, zamanla yok olan insanlar ,düşünceler,hayatlar ...