Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
2022 (Pars) yılında okuduğum 53.betik [Tamız ayının ilk betiği]
Aytmatov'dan yine bir tabiat ve insan destanı. Onun kitaplarında bozkır nerede başlar, insan nerede devam eder; bilinmez. Adeta insan ve bozkır birleşip tek bir varlığa dönüşür. Bu kısa öyküde bir tabiat insan şiiridir adeta. Verimsiz, hiçliğin ortasında bir bozkır: Anarkay. Ve tüm hevesiyle bozkırdan bir cennet yaratma arzusuyla yanan genç
Kitabı genel olarak beğendim akıcı,bir çırpıda okunabilecek bir kitap.
İlk hikaye 1931 yılının nisan ayında geçiyor.Adını bilmediğimiz ve erkek olduğunu anladığımız karakter Paris'e geliyor.Hausmann Bulvarı'nda bir kafenin terasında şehrin büyüleyici güzelliğine kapılmış giderken kalabalık arasında "sarı pardösüyle" gezen yoksul bir adama dikkat kesiliyor.Adamın neci olduğunu anlamaya çalışırken kendince tezler ileri sürüyor.Bir takım tasvirler ve derin betinlemeler sonucu adamı sivil polis sanıyor ancak tutarsızlıklar sonucu bu sonucu eliyor ve beklenmedik bir anda ummadık bir zanaatla karşı karşıya kalıyor.Bu andan itibafen iyiden iyiye dikkatini çeken adamı yakın markaja alıp onu an ben an takip eder.Derin merakı sonucu umulmadık bir yerde kendini buluyor ve bu zanaatın inceliklerini yakından görmeye fırsat ediniyor.Karşısındaki adam usta bir zanaatkar!Karakterimiz zaman zaman onun haline üzülüyor zaman zaman da gözü karalığına kızıyor ama hep yakınlarında bir nevi gölgesi olup onu korumak ,kollamak istiyor.İste böyle gizem dolu bir hikaye okuyucuyla buluşuyor.
İkinci hikaye ise Prater'de İlkbahar!
Yazar bu novellasında ise zenginlik içinde yaşayan bir sosyete düşkünü kadının aslında gerçek anlamda hissettiği mutluluğu yoksul zamanda edindiği mutluluğa bağlıyor.İnsan sevdiği için mutlu yaşamalı.Mutluluk paranın gölgesi olmamalı..
Çooox, çooox gözəl bir kitab idii...
ALACAK
Yol kenarındaki
Yağmur mazgallarını
Kumbara sanıp
Harçlığımı atardım
"Gel desem döner mi sanki
Aşkımızla dolu günler
Ayrılıklar, dargınlıklar geçiyor yazık ömürler
Dön desem döner mi sanki
Aşkımızla dolu günler
Ayrılıklar, dargınlıklar geçiyor yazık ömürler"
Zaman su misali akıp giderken sanki hiç ayrılık yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ömür geçiyor ama biz bilsekte geçip gittiğini anlamamazlıktan geliyoruz. Sevdiğimize belki son defa sarılıyoruz ama yine de kırıp dökmeye devam ediyoruz. Çünkü hayatın bize nasıl bir son hazırladığını bilmiyoruz. Oysa sevgiyle sarılmak varken böyle kırgınlıklara ne gerek var...
Düşüncelerim bu şekilde olduğundan
başlarda Emre 'ye aşırı kızdım. Hatta öyle bir kızdım ki baya baya söylendim. Sonra kendimi kitaba derinden kaptırıp bazı şeyleri idrak edince ağlamaktan helak oldum. Sanırım bu kadar duygulanmama şarkılarda sebep oldu. Çünkü Hüzünlü Şarkılar Şehri'nin sokaklarında kaybolduğum zaman yine şarkılar ruhumun rehberi olup benliğimi sarıp sarmaladı. Ayrıca "Zaman her şeyin ilacı mıdır?" diye sormaktan kendimi alamadım. Nedense ilacı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü geçtiğini sandığımız şeyler bile zamanla geçmiyor. Sadece acısı, hayatın telaşına kapıldığımız zaman hafifliyor. Ama kalbimizde hep bir yara kalıyor.
"Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır"
***
Yazara not; Sevgili yazarım böyle bir sonla bu kitap nasıl biter? Ben devam kitabını nasıl bekleyeceğim? Malum bizimkilerin aşkına doyum olmuyor.
***
Merhaba arkadaşlar! Bugün size #oyaz adlı bir eser ile geldim.
Yalova da yaz aylarını birlikte geçiren bir grup arkadaş “Ece, Akın, Yiğit, Serra, Okan, Kerem...” Yıllarca yazın keyfini çıkartıp eğlendiler. Ece yaş gününde alışkanlık yaptığı gibi denize girerken Akın ile tanıştı ve her sene onunla o denize girmenin heyecanını hissetti. İçlerinde
Merhaba kitap severler;
Türk mitolojisinden esinlenerek yazılmış bir kitap okumaya ne dersiniz?
Yazarımız kitapta iyi ile kötüyü, siyah ile beyazı ayırmadan yazmış. Bunu niçin yaptığının açıklaması da tabi ki önsöz de sizi bekliyor.
İrili ufaklı onlarca tanrı ve tanrıça evreni şekillendirirken, hepsinin üzerinde dokuzlu bir hanedandırlar. Bu
