AKLIN ÖTESİNDE OLAN PEYGAMBERLİK MAKAMI...
“Ya sonra?”… İşte, önünde teslim olunması gereken ve “aklın ötesinde olan Peygamberlik makamı”, MUTLAK’a muhatap anlayışın mutlak temsilcisi ve tâbi olunması gereken olarak insanoğlunun daima önünde yer alır. O, her şeyin, her zaman kendisine göre -yeniden yeniden- kurulması gerekendir. Bütün vasıfların en güzeli, en doğrusu ve en iyisi elbette onda toplanmıştır. Anlayışın kemal bulduğu yegâne varlık, gayet tabiî ki odur. “İnsanlık”tan maksat ondan ibarettir... Öte yandan “medeniyet” kavramının varlık sahasına çıkmasındaki sebebi ve ana gayeyi yine ona bağlayan Kumandan Mirzabeyoğlu, “Peygamberler olmasaydı medeniyet olmazdı.” derken, aklın ve ruhun potansiyel olarak erebileceği bütün sahaları kuşatan kemalâtını onda nihayete erdirmiş ve yine onunla başlatmış olur. Özetle, geçmiş ve gelecek bütün zaman dilimleri onun varlığıyla anlam kazanmıştır. Gerisi lafı güzaftır!..
Sayfa 27 - Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okuyor
İNANMAMAK DA BİR İNANMADIR!..
Her “inanmama”nın da aslında bir “inanma” olduğu, bunun dışında kalındığı düşünülse bile buradan her zaman “inanmamaya inanma” sonucu çıkacağı için, soyut mânâda varılan yer değişmeyecektir. Bu tekerleme hâline getirilmiş ve klişeleştirilmiş diyalektiğin tekrarı her muhatabın “aramada” müşterek olduğu gerçeğine görünürde pek bir etki sağlamaz; sonuçta hangi tarafta olunursa olunsun hem sorulara hem de cevaplara ihtiyaç olduğu aşikârdır. Ancak, hem soru soran-hem soru sorulan hem cevap veren-hem cevap verilen bilinçler olarak mesele soyuttan somuta taşınır, mesela gündelik hayat dahil olmak üzere “Ya sonra?” sorusu gidebildiği yere kadar götürülebilirse, yukarıda bahsettiğimiz fark, bu noktada kıyas kabul etmez derecede önem arz eder. Buna “Ya önce?” de dahil edilerek cevap bulmaya kalkıldığında ise muhatap olunan “kâinatı açıklama” iddiasındaki her toprak seviyeli sistemle, tam da -bahsi geçen- “inanma”ya mevzu olanın arasındaki anlam uçurumu ispata muhtaç değildir. Aslında birincisi, ikincisinin karşısında yok hükmündedir ve tartışmaya açık değildir! Yine soyut anlamıyla bakarsak, sorulan soru da verilen cevap da bilincin dahil olduğu sistem ekseninde çalışacaktır. Nihayetinde, bütün bu anlam verme faaliyeti, bir etki alanı olarak içinde bulunulan “eşyâ ve hâdiseye yanaşan insan şuuru” penceresinden bakılarak ve bilgi, dâhil olunan kaynaklardan devşirilerek, ferdî plândaki anlayış seviyelerine göre yürütülecektir...
Sayfa 25 - Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okuyor
Reklam
Sevgililer veya evli çiftler arasındaki ilişkilerde, belirli bir noktadan sonra kişinin partnerinin dediği veya yaptığı her şeye gıcık olduğu bir zaman gelir. Hem de birkaç ay öncesine kadar bunların hiçbiri kadını rahatsız etmediği halde. Kadın böyle hisseder çünkü bir noktada kendi kendine “Bu ilişkiyi sona erdirmek istiyorum” diye bir karar vermiş, bunu yapabilmek için de malzeme aramaya başlamıştır. Karşısındaki kişi hiç değişmemiştir. Değişmiş olan, kadının hedefidir. İnsanlar bu ruh haline girdiğinde, başkalarında birçok kusur ve eksiklik bulabilen çok bencil yaratıklardır. Kusursuz karaktere sahip bir insanda bile ondan hoşlanmamak için bir neden bulmakta kimse zorlanmayabilir. Zaten dünya bu yüzden tehlikeli bir yer haline gelmiştir ve herkesi düşman olarak görmek her zaman mümkündür.
Sayfa 117
Yine de bunca zaman sonra, bunun onu bu kadar çok sevmesinin sebepleri listesinde yer alan bir şey mi yoksa ondan nefret etmek için bir neden mi olduğundan emin değildi…
Sayfa 117Kitabı okudu
"Dördüncü millet denilen bir fikirden bahsediliyor. Bazı insanlar, fazlasıyla Müslüman, Boşnak olduğumuzu vurgulamamızdan rahatsız. Sonra da diyorlar ki, ne kadar az vurgularsanız dünya size o kadar daha yakın duracak, yardım edecek, daha az karşınızda yer alacak vs. Kimi zaman ikna edici gibi görünen bu hikayeler karşısında bazı insanlar ikileme düşüyor. Bu noktada"dördüncü millet" fikri yani milliyetsiz bir millet, damıtılmış su gibi ne rengi, ne kokusu, ne tadı olan bir millet fikri ortaya çıkıyor. Hiçbir şey değiliz, dolayısıyla hiçbir şey olmadığımız için bizim hayatta kalmamıza izin verecekler. Aksi takdirde,bize yapılanlar karşısında deliyi oynayacak, bize yardım yapılmaması için türlü bahaneler uyduracaklar vs.
Sayfa 155
Zaman böyle bir şeydir; ileri geri döner durur. Yakınlıklar uzaklıklarla yer değiştirir. Sonra o uzaklıklar başka bir yerde, başka bir şekilde tekrar yakınlık haline gelir. Galiba olgunlaşmak diye buna diyorlar; her şeyi kabul etmeye başlıyorsun ... İnsan beyni mükemmel bir çiftçi; durmadan ekip biçiyor ... Sonunda, olan biten her şeyi anlıyorsun. Anlamak çok tehlikeli bir şey ...
Sayfa 22
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.