Bu dünyada olup biten her şeyi anladığını mı sanıyorsun? Senin kalbin meleklere kapalı. Git buradan zavallı insanoğlu!
Tarih ona yalnızca insanlığın ne kadar zavallı olduğunu öğretmişti: Bir dönemde insanlık felaketlere uğruyor, mutluluğunu yitiriyordu; sonra bütün gücüyle çalışıp çabalamaya koyuluyor, iyi günlere kavuşmak için türlü cefalara katlanıyordu. Nihayet tarihin bir döneminde insanlık rahata kavuşacak gibi oluyor; artık tarihin kendisi de rahat edecek, diyorsunuz. Nerede? Tekrar işler bozuluyor; her şeyin altı üstüne geliyor; insanoğlu yeniden çalışıp çabalamaya başlıyordu… Güzel günler bir türlü sürmüyor; hayat değişiyor, her şey durmadan bitip yeniden başlıyordu.
Sayfa 74
Reklam
Âciz insanoğlu dehşet ve hayret içinde çevresine bakar, hayalinde tabiatın ve kendi varlığının sırlarını açacak anahtarı ararmış. Belki uykulu ve uyuşuk bir hayatın sonsuz sessizliği, hareketsizliği, maceraların, tehlikelerin, korkuların yokluğu, insanı gerçek hayatın ortasında bir hayal dünyası yaratmaya götürüyor ve işsiz düşüncesi bu hayal dünyasında istediği gibi a oynatıyor, ya da olan bitenin nedenini onun dışında arayarak en tabii olayları, onlarla hiç ilgisi olmayan nedenlere bağlıyor. Zavallı atalarımız hayatta yollarını el yordamıyla arıyorlardı; iradelerine ne büsbütün hâkim olabiliyorlar ne de onu büsbütün serbest bırakıyorlardı. Ama gene de hayatın zorlukları ve tehlikeleri karşısında safça bir hayrete düşüyorlar ve bunların izahını tabiatın dilsiz ve belirsiz hiyerogliflerinde arıyorlardı. Bir ölümün nedeni onlarca, bundan önceki ölünün evin kapısından çıkarken başının ayaklarından önce çıkmasıydı; bir yangının nedeni bir köpeğin üç gece pencerenin altında uluması idi. Bu yüzden ölülerin evden daima ayakları önde çıkmasına dikkat ederler, ama aynı yemekleri oburlukla yerler; eskisi gibi ot üstünde uluyan köpeği döverler veya kovarlar; ama gene de çıranın kıvılcımlarını çürümüş döşemenin aralıklarına kaçırmaktan geri kalmazlardı.
Sayfa 140 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
" Tarih ona yalnızca insanliğın ne kadar zavallı olduğunu öğretmişti: Bir dönemde insanlık felaketlere uğruyor, mutluluğunu yitiriyordu; sonra bütün gücüyle çalışıp çabalamaya koyuluyor, iyi günlere kavuşmak için türlü cefalara katlanıyordu. Nihayet tarihin bir döneminde insanlık rahata kavuşacak gibi oluyor; artık tarihin kendisi de rahat edecek, diyorsunuz. Nerede? Tekrar işler bozuluyor ; her şeyin altı üstüne geliyor; insanoğlu yeniden çalişip çabalamaya başlıyordu... Güzel günler bir türlü sürmüyor , hayat değişiyor, her şey durmadan bitip yeniden başlıyordu.
Şu insanoğlu ne biçim bir yaratıktı! Kendisi değil de başkaları söz konusuysa eğer, sözleri dinlenir bulunuyor, her konuda akıllıca, bilgece laflar ettiği düşünülüyordu. yaşamın zorlukları karşısında ne kadar ihtiyatlı olduğu, yerli yerinde davrandığı, sağlam bir tutum aldığı konuşuluyordu. Ne kadar tutarlı! Sağlam karakter diye buna derim ben! Ama başı derse girmiyorsun o hüner, tutarlı, sağlam karakterli adam gidiyor yerine acınası bir korkak, bir zavallı, hatta Nozdrev’in deyişiyle sünepenin, mıymıntının teki geliyordu.
Sayfa 254
Yahya bin Muaz şöyle der: "Zavallı insanoğlu! Ayıplara mahal olan bir beden ve ayıplara mahal olan bir kalple, iki ayıp mahallinden ayıpsız bir amelle çıkmanın derdinde.." Âh..
Reklam
Ne zavallı bir mahlukmuş şu insanoğlu...
Binlerce kollu, binlerce kafalı bu azgın dev nedir aslında? Hep aynı zavallı, dertli, cılız insanoğlu! Kızışıp kaynaşan bir karınca yuvasından başka bir şey mi ki bu?
Sayfa 232Kitabı okudu
"İnsanoğlu taş kalpli, bir tek iyi yürekli melekler İzler adımlarını bu zavallı yetim çocuğun."
'Tarih ona yalnızca insanlığın ne kadar zavallı olduğunu öğretmişti: Bir dönemde insanlık felaketlere uğruyor, mutluluğunu yitiriyordu; sonra bütün gücüyle çalışıp çabalamaya koyuluyor, iyi günlere kavuşmak için türlü cefalara katlanıyordu. Nihayet tarihin bir döneminde insanlık rahata kavuşacak gibi oluyor; artık tarihin kendisi de rahat edecek, diyorsunuz. Nerede? Tekrar işler bozuluyor; her şeyin altı üstüne geliyor; insanoğlu yeniden çalışıp çabalamaya başlıyordu... Güzel günler bir türlü sürmüyor; hayat değişiyor, her şey durmadan bitip yeniden başlıyordu.'
Reklam
Tarih ona yalnızca insanlığın ne kadar zavallı olduğunu öğretmişti: Bir dönemde insanlık felaketlere uğruyor, mutluluğunu yitiriyordu; sonra bütün gücüyle çalışıp çabalamaya koyuluyor, iyi günlere kavuşmak için türlü cefalara katlanıyordu. Nihayet tarihin bir döneminde insanlık rahata kavuşacak gibi oluyor; artık tarihin kendisi de rahat edecek, diyorsunuz. Nerede? Tekrar işler bozuluyor; her şeyin altı üstüne geliyor; insanoğlu yeniden çalışıp çabalamaya başlıyordu... Güzel günler bir türlü sürmüyor; hayat değişiyor, her şey durmadan bitip yeniden başlıyordu.
İşte bu kadar küçük ve zavallı insanoğlu
Doğrusunu istersen insan küçük ve zavallıdır. Bununla birlikte zavallılığımızı asla birine anlatmak ya da göstermek istemeyiz. Çünkü utanıyoruz, korkuyoruz, itiraf edemiyoruz. Yalnız bu kadar da değil... Ortalıktaki koşuşturmadan dolayı birbirimizi dinleme fırsatı da bulamıyoruz. Böylesi bir hırgür içinde birbirimizin canını yakıyor, birbirimizi üzüyoruz.
Sayfa 108 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Belli bir düşünce alıştırmasıyla insanoğlu ölümden daha güçlü­dür. Eğer bizler ölümden daha güçlü olmaya muktedir­sek, bu yaşamın şenliği içinde değil, bizzat sonsuzun kendisine düşünce yoluyla hakim olarak mümkündür. Büyük Alman filozofu Kant, geometriyi yaratan ilk insanın bir aydınlanma yaşadığını ve onun sayesinde "bir bilimin emin yolunun tüm zamanlar ve sonsuz mesafeler için açılmış ve çizilmiş olduğunu" öne sü­rer. Geometriyi icat eden kişi sonsuz mesafelerdeki bir şeyi açmıştır. Demek ki biz zavallı sonlu varlıklara sonsuz doğrultusunda yürüme olanağını sağlamıştır. Diğer bir büyük filozof Spinoza şöyle yazar: "Matema­tik insanlara hakikatin gerçek kuralını göstermeseydi, hakikat insan türü için sonsuza değin gizli kalacaktı:' Spi­noza, matematik sayesinde, insanın kendi sınırını aştığını ifadde eder. O büyük şeyler bilmemeye mahkumdu, ama matematik sayesinde, hakikat için bir kural buldu.
Sayfa 29 - Monokl Yay. Birinci Basım: 2017 Haziran
İnsanoğlu iyi değil. Belki kötü de değil. İkisinin ortası bir şey. Bazen iyi bazen kötü. Çoğu zaman kötü, Bencillik mayasında var. Eğitilirse yalnızca kendi çıkarını değil, birlikte yaşadığı insanların, hatta öteki canlıların haklarını da gözetebilen bir yaratık haline gelebilir. Çünkü böyle insanlar var. Onlardan biri de sizsiniz. “Yanılıyorsunuz. Bütün insanlar iyidir. Bazıları şeytanın ayartmasıyla yoldan çıkar... diyecek oldum. “Şeytan da tıpkı melek gibi, insanın içinde. Seçimi insan yapıyor. Günahınızı boş yere zavallı şeytanın üstüne yıkmayın.'
Zavallı insanoğlu böyledir işte onu her şey ver sağlığını al hiçbir şey vermedin demektir
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.