Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Zehra Kalaycı
Zehra Kalaycı
@zehra1998
130 reader point
Joined on December 2023
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bazı kitaplar vardır okumaya bir hevesle başlarsınız böyle kısa bir sürede okuyacağınızı falan sanırsınız ama sonra hayat öyle planlar yapar ki her şey o kadar üst üste gelir ki üç günde okuyacağınız kitabı benim gibi on üç günde okuyamazsınız. Bu kitapta benim için öyle bir kitap oldu. Aslında öykü kitabı Şermin Yaşarın da kalemini bilen bilir, çok güzel hemen akar gider ama o kadar kötu olay üst üste geldi ki hayatımda, üç günde okuyacağım kitabı on üç günde okuyamadım ama yine hayat devam ediyor, yine yarına umutla uyanacağız, bu kitabı da kötü hatırlamak istemiyorum bu yüzden böyle güzel enerjik bir müzikle birleştirmek istedim kitabı. Kitaba gelecek olursak Şermin Yaşar'ın kalemini bilen bilir zaten harikadır, öykü konusunda, öyküleri insanı içine alıyor sanki. Siz de o öykünün içinde ki karaktermişsiniz gibi oluyor. Altını çizdiğim bir sürü yer var zaten en beğendiklerimi bu videoya ekledim izlerken göreceksiniz ama böyle içime işleyen birkaç tane daha alıntı var sizinle paylaşmak istediğim onları da yazacağım.
"Bizden kıstığı sevgiyi dışarıya cömertçe dağıtıyordu annem."
"İnsan kendi huzuruna sahip çıkabilmek için başkasının huzursuzluğundan beslenebiliyordu demek."
"Hayır, maile deli değiliz, ailece aşka saygı da kusur etmeyiz."
" Büyük korkulardan sonra gelen ferahlamanın dünyanın en güzel nimetlerinden biri olduğunu o gün anlamıştım."
Yine harika bir Tarık Tufan kitabı okudum ve Tarık Tufan kitaplarının şöyle bir özelliği var: Okurken siz de olayın içine giriyorsunuz ve olayın karakterlerinden biri oluyorsunuz kitap öyle çekiyor sizi. Yazarın betimlemeleri öyle güzel ki ben altını çizmelere doyamadım. Şiddetle tavsiye ederim.Okuyun,okutturun.
Ben kitap yorumuma yine kitaptan
Jean Louis Fournier bu kitabında annesini anlatıyor tabiki o nüktedan üslubuyla...Yine harika.
Küçüklüğümde ne zaman bir şeyler yazsam yada bir resim yapsam,iyi olmuş mu diye anneme sorma ihtiyacı duyardım.Ondan icazet almam şarttı.Kendisi hakkında yazmamla ilgili bugun ne düşünürdü acaba?
Tedirginim,belki de kitabı sevmeyecek.Alkolik kocasından bahsedilmesinden gına gelmiş olmalı.
Ketum ve çekingen olan kendisinden, hayali hastalıklardan, kederinden bahsedilmesini istemiyordur.
Anneler günü için dikte ettiği övgü sözleri hariç,onu sevdiğimi asla söylemeyen benim hata mı telafi ettiğimi anlayabilecek mi? Çünkü onu özlediğimi.
"Bir dakika otuz altı saniyelik bir mutluluk. Mutluluk asla daha uzun sürmüyor."
"Bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şey annesini kaybetmekti."
"Annemiz defalarca öldü. Biz aralıklarla yetim kaldık.
" Normalde çocuklar ağlar, yetişkinler değil. Hele anneler hiç,onlar ağlayan çocuklar avutmak için gelmişlerdir dünyaya."
Reader Follow Recommendations
"En hüzünlü kitaplardan bile daha hüzünlü hayatlar vardır."
Zamanın ve adın olmadığı bir coğrafyada, savaşın, felaketin yoksulluğun ortasında anneannelerine emanet edilmiş küçük ikizler, bir yandan hayatı anlamaya çalışırken bir yandan da ne pahasına olursa olsun hayata sıkı sıkı tutunmaya çalışırlar.Gün gelir ikizlerin yolu ayrı düşer. Bir daha görüşebilecekler midir? Belki de sınırları aşmak, sadece mekanları ve kişileri değil, kimlikleri ve hatta geçmişi bile değiştirebilir...
Agota Kristof'tan savaş, yıkım, göçmenlik, kimlik, insanlık ve yazmak üzerine tüyler ürpertici bir üçleme.
" İnsan düşünmeye başlayınca hayat sevilmeyecek bir şey oluyor."
" Yazmayan kişi yitik insandır, iz bırakmadan gelip geçer."
" Ölenler ile gidenler arasındaki tek fark bu, değil mi? Ölmeyenler geri döner."
" İnsanlar zalimdir. Öldürmeyi severler. Savaştan öğrendiler bunu.
Bazen hayat gizler kendini... Sımsıkı çekilmiş perdelerin ardına saklanan utangaç ev içlerinde, kapıların ardında, güneşin terk ettiği sokaklarda, o bıyık altı gülüşlerde, mühürlenmiş ağızlarda, yüze düşen gölgelerde ketum yüreklerde, harflerin kıvrımlarında. kelimelerin dipsizliğinde, sonsuz susuşlarda, hiç düşünmeyen yollarda, hep beklenen aşklarda, hiç beklenmedik sonlarda gizler kendine hayat...
Harika bir öykü kitabı okudum Şermin Yaşar'ın kalemini bilen bilir hayatın içinden duyguları çok içten bir üslubu var hepinize yürekten tavsiye ederim benim en çok sevdiğim öyku: Muazzez ve Yelkovan Çetesi oldu.
" Anneme sarılıp yatmak, birlikte uyumak, birlikte uyanmak hayali bütün hayatımın üstünü bir toprak gibi örtü senelerce."
" Her eşyanın insanı yaralayan bir hikayesi olduğuna inanıyorum ya da belki de ben yaralanmaya çok müsaitim."
" Gülüş anne babadan geçen bir şeydir, annen baban gülüyorsa sen de gülersin, onlar gülmüyorsa istediğin kadar içinden gelsin senin yüzüne bir tebessüm layığınca oturamaz."
" Öyle mutsuzdum ki mümkün olsa anamın rahmine geri dönecektim."
"Emin ol ki kimse toparlayamıyor. Sadece herkes başka türlü dağılıyor..."
"Biliyor musunuz insan aşina olduğu duyguya yapışır. Yani o duygu onu zedelemiş bile olsa güvenilir gelir."
Birkaç ay önce on altı yıldır çalıştığı gazeteden kovulmasının ardından Türkiye'yi terk edip Rio de Janeiro'ya yerleşme kararı alan gazeteci Salih'i yıllardır müdavimi olduğu Nefaset Lokantasında neredeyse ailesi haline gelen lokanta sahiplerinin düzenlediği veda yemeğinde başka bir sonun başlangıcı beklemektedir. Salih'in kendi deyimiyle zehirlenmiş bir topraktan gitme hayali önce bir geçmiş aşk hikayesine, sonra çocukluk hikayesine takılır. Belleğin labirentlerinde geçmişe yapılan bu yolculukta iç içe geçen zaman parçaları bir yandan bugüne bulaşıp onu belirsiz bir boşlukta asılı bırakırken, bir yandan da geleceği bulanıklaştırır.
" Kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçerdi."
" Birbirini seven insanların etrafında toplandığı her masa bir gençlik masasıdır. Yaşlarımız ne olursa olsun. Ruh yaşlanmaz seven ruh asla yaşlanmaz.
" Herkes kendisini artık sıradan olmadığına inandıran bir karşılaşma yaşar. Ona dünyaya başka türlü bakması için bir çift yeni göz armağan eden bir karşılaşma."
" Hayat gerçekten değişmek istediğinde tesadüfler devreye giriyor."
" İnsan okuyunca kendi olmaktan kurtulup başkaları olurmuş, aynı anda pek çok kişi olurmuş.
" Kırılmak için kendini yaşantıya bırakman yeterli dedi. Çünkü hayat kırar."
" İnsan birini sevdiğinde bir vakit bir başkasını armağan ettiği şeyi şimdi başka birine veriyor demektir."
"Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla."
Adalet 29 yaşında genç bir kadın hayata ve insanlara dokunmadan ne mutlu ne mutsuz öylesine yaşayıp gitmektedir. Ta ki doktoru ölümcül bir hastalığa yakalandığını söyleyene dek.. Hastalığı için kendini suçlayan Adalet hayatını didik didik ederek ilk günahını masumiyetini kaybettiği ilk gerçek suçunu bulmaya çabalar. Bu uğurda çıktığı yolda
Seyfi babasını kaybediyor ve tıp fakültesi birinci sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalıyor çünkü Seyfi tek çocuk, ailesinin borçları var annesine bakmak ve evin sorumluluğunu almak Seyfi'ye düşüyor.Daha sonra Seyfi bir şirkette ise başlıyor orda Nurten ile tanışıyor ve aşık olup evleniyorlar.Sonra bir arkadaş ediniyor arkadaşının ismi Müfit onun çalışkanlığına zekasına hayran kalıyor.Neyse ben genel çerçevesini çizeyim siz detayları okuyup öğrenin yazarla bu kitabıyla tanıştım. Kendine özgü üslubu bana sıcak geldi, akıcı bir dili var. Hepinizi tavsiye ederim. Şimdiden hepinize iyi okumalar.
"Seninle yirmi dört saat hiç konuşmadan birlikte olabilirim. Anlıyor musun? Kısacası bu sevmek midir,bilmiyorum.Senin yanında sıkılmıyorum hiç.Hep seninle olmak istiyorum. Aşk bu mudur acaba?"
"Aşk amansız, güçlü bir duygu olmalı..."
Not:Selçuk Baran'ı isminden ötürü erkek sanabilirsiniz ama yazar kitabın kapağında ki kadın.
Bu kitabı okuduktan sonra insan birini gönülden sevip onunla mutlu bir ömür geçirmek istiyor. Eşini kaybeden bir adamın eşini ne kadar sevdiğini onunla yaşadıkları hayattan kesitler sunuyor.Ben yazarla bu kitabıyla tanıştım kısa ve çok akıcı hemen bitti.Yazarın içten ce samimi üslubunu çok sevdim.Hepinize gönülden tavsiyemdir. Şimdiden hepinize iyi okumalar.
"Bana, kimsenin beğenmediği bana,kırk yıl dayandı."
"Çok tuhaf,insanlar büyük bir mutsuzluk yaşayanlara mutluluktan bahsedemiyor."
"Bana inanıyordu, onun sayesinde ben de kendime inanmaya başladım.O dönem neredeyse bir hiçtim, şimdiyse neredeyse bir şeyim."
"Seni benim vücudumdan kesip aldılar, beni uyuşturmadan.Yarımı benden aldılar,en güzel yarımı."
"Çünkü sonsuzluğu seninle birlikte geçirmek istiyorum."
Yine harika bir Şermin Yaşar kitabi okudum.
Bol bol altını çizmek mi öykülerin derinliklerinde kendinizi bulmak mı böyle bir kitap okumak istiyorsanız tam size göre.Bir sürü yerin altını çizdim ama en beğendiklerimi burda paylaşmaya karar verdim.Yine çok güzeldi hepinize gönülden tavsiyemdir.
"Konuşana kadar herkes sıradan ve herkes birbirinin aynısıydı, dertlerimizle farklılaşıyorduk,anladığımızda birbirimizden ayrılıyorduk."
"Herkese benzemek zorunda olmadığın,kimsenin sana şunu yap bunu yap demediği,içinden geldiği gibi davrandığın ve karşındakini bu yüzden sevdiğin anlar."
"Kimse anasından kederli doğmuyor,böyle şeyler zamanla oluyor."
"İnanmak istemediğiniz her şey yalan zaten."
"Zürafaların kalbi,kafalarından daha büyükmüş.Biz öyle değiliz.Bizim kafamız kalbimizden büyük Zarif."
"Beş dakika gecikince kusura bakma dersin,birine kazara bir omuz geçirince kusura bakma dersin,üstüne yanlışlıkla çay dökünce dersin.Fakat insanın kalbini dağlayınca denir mi?Yine de kusura bakmadım."
Masumiyetin rengi var mıdır?Ya ruhların?Peki papağanlar bize ne fısıldar?Kars'a roman yazmaya giden bir yazarın orda tanıştığı bir ninenin evinde karşıladığı esrarengiz bir papağanla karşılaştıktan sonra roman 18.yüzyılın İstanbul'una alıp götürüyor olay icinde olay biraz uzun ama akıp gidiyor hiç sıkılmadan okudum.Bu yazarla ilk defa tanıştım yazarın farkli bir üslubu var şans verin derim.Herkese şimdiden güzel okumalar.
"İnsan en çok kendisini dinlerken yorulur."
"Şu beli kırılasıca belirsizlikler!Umutla felaketi nasıl da aynı ipte tutuyorlar."
"Mutluluk,acının ateşinde pişer"
"Aşk bilmediğin bir dili mucizevi bir şekilde anlamaktır.
"Yaşamak ile var olmak aynı şeyler değil.Aralarında sonsuz bir boşluk var ve hepimiz o boşluğun içerisinde debeleniyoruz."
"Aşk ,insanın ayağına bağlı bir taştır,eninde sonunda dibe gidersin."
"İyi bir kitap okumak, hayat kurtarabilir. Dağılan bir hayatı yeniden kurmak için kitaplarda çok parça var."
"Onun varlığına dahil olma isteğim,başıma gelecek her şeyin önsezisiydi aslında.Bunu hissedebiliyordum."
"İnsan,içindeki ve dışındaki boşlukların arasında kalınca yok oluyor."
Aylin Balboa'nın deli dolu dilinden harika bir kitap.Ben yazarın üslubunu cok seviyorum sıcacık samimi.Birbirinden bağımsız 9 öykü var kitapta küçük anlara insanların duygularına sokak aralarına yer vermiş.Bir çırpıda bitti.Hepinize Aylin Balboa'nın kitaplarını okumanızı tavsiye ederim ama yazara ilk defa tanışacaksanız ilk olarak Bu Hikaye Senden Uzun Osman kitabını okumanızı tavsiye ederim.
"Başlarda hiç geçmeyecekmiş gibi gelen o üzüntüyü aradım içimde.Bulamadım,kalmamıştı."
"İnsan çaresiz olunca sıradan bir doğa olayı tarafından bile kandırılabiliyor."
Evlenip aynı çatı altında yaşıyor diye karı koca olur mu insanlar?Aynı ana babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar?Yıllar kalbini dağlasa da içlerindeki o kor söner mi aşıkların?Her şeyi aşikar olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur?
Gerçeklerin kötü bir huyu vardır er ya da geç ortaya çıkarlar. Dışarıdan bakınca mutlu bir aile gibi gözüken fakat herkes kendi açısından aileyi anlatınca görünenden bambaşka bir aile ortaya çıkıyor. Yıllarla üstü kapanan bir gerçek yıllar sonra ortaya çıkıyor herkesin hayatını ve ailesindeki insanlara bakış açısını değiştiriyor.
Bu kitap benim Şermin Yaşarla tanışma kitabım gercekten kalemi çok içten ve akıcı bir dili var.Yazar ustalıkla bir aile çözümlemesi yapıyor güzel kitapdı tüm kitap severlere tavsiyemdir.
Yazarın kalemini çok sevdim diğer kitaplarını da en kısa sürede alıp okuyacağım.
"İnsan böyle bir şey.Nerede, hangi yaşta olursa olsun,kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara.Yarasız,dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor."
Beyin felci konulan ve konuşamayan bir çocuğun hayatta ki yaşadığı zorluklardan bahsediiyor kitap.Bazı engeller hayatımızı kısıtlayabilir ama bu bizi başarma amacından döndüremez.Normal insanların günlük yaşamda onlar için rutin olan tüm davranışlarının başkalarının hayali olduğunu tüm sadeliği ve harikalığıyla anlatıyor yazar.
Aslında ortaokul ve üstü eğitim aşamalarında tüm çocuklar öğretmenler ve öğretmen adayları kesinlikle okumalı.Kitabın dili ve üslubu cok sade ve kitap cok akıcı tüm okurlara gönülden tavsiye ederim.
"Şimdiye kadar tek kelime konuşmadım.Neredeyse on bir yaşındayım."
"Kelimeler kar taneleri gibi etrafımda uçuşuyor.Her biri narin ve eşsiz,yere düşmeden avcumda eriyip gidiyor. İçimde derinlerde kocaman bir yığın halinde birikiyorlar."
Sabahattin Ali'nin eşine ve kızına yazdığı mektupları ele almış.1940'li yıllarda yazıldığı için o dönemde kullanılan kelimeler mevcut o yüzden bazı yerlerde kelimeler anlaşılmaya biliyor.Bunun dışında eşine ve kızına olan sevgisini çok naif dile getirmiş kitaba şans verin derim.
Dipnot:Çok büyük bir beklentiyle okumaya başlamayın.Ben öyle yaptım beklentimi pek karşılamadı.
Bazı alıntıları çok beğendim sizinle de paylaşmak istiyorum.
Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir.
Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.
Kitapdan geriye boğazımda bir yumru kaldı.Aldı götürdü başka duygulara,kimi zaman gülümsedim,kimi zaman gerildim kimi zamanda gözlerim doldu.Yine çok güzelidi. Tüm okurlara şiddetle tavsiye edilir.
Bir kuş giderken neler götürebilir ki yaninda?
Oysa bir sevgili giderken pek çok şeyi alıp gitmiştir. Akşam vakti sinema çıkışında yağmura yakalandığınızda ki sarılmaları,soğuk bir havada boynuna doladığın ve onun kokusu sinmiş kaşkolu,karşılıklı içilen kahvelerin değişmez fincanlarını,sık gittiğiniz bir lokantanın kokusunu, unutulmuş bir randevudan kopan tartışmaları,küçük sakarlıkların ardından gözlerinizden yaşlar getiren kahkahaları,cızırtılı bir radyoda çalan şarkıya dans ederek eşlik edişleri,lunaparkta bindiğiniz atlıkarıncadan birbirinizin elini tutma isteğini ve çocuklarınkine karışmış neşeli bağırışları,sudan sebeplerle edilen bir kavganın ertesinde özür dileyebilmek için bahane aramaları ve mahçup bakışları,onun yüzü, bakışları, ellleri,hüznü sevinci,hayatımıza girdiği ilk andan itibaren yaşanılan her ne varsa alıp gitmiştir sevgili.
Bir sevgili gittiğinde,ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir.Bir sevgili gittiğinde,altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir.
Bir kuş,bir sevgili...
İnsan kaybettikleriyle insandır.
Melisa Kesmez ne yazsa okurum.Öyle bir yazar ki sanki dün karşılıklı çay içmişiz,yıllardır aynı mahallede oturuyoruz gibi. Öyküler birbirinden farklı konulara sahip, başrollerini başka insanlar paylaşıyor ama güzel olan tarafı o başroldeki kişileri biz bir yerden tanıyoruz, belki iş yerimizdeki bir arkadaşımız, belki mahallemizdeki samimi olduğumuz esnaflardan biri.Çok güzel sımsıcak bir kitaptı. Alıntılarda da çok güzel yerlere değinmiş.Şiddetle tavsiye edilir. Okuyun okutturun.Hala bu yazarla tanışmadıysanız sizin adınıza üzgünüm gerçekten.
Bir fetüsün gözünden yaşananları anlatıyor kitap.Fetüsün annesi eşini amcasıyla anlatıyor ve fetüs tüm detaylara ve olaylara hakim yetmiyor annesi ve amcası babayı öldürmeye çalışıyorlar.Öldü mü ölmedi mi diye sorarsanız o detayı okuyup görün.Okuduğum en farklı kitaplardandı, kitabı farklı kılan kitabı bir fetüsün anlatmış olması.Kitabı okumamı sağlayan da kitabın konusuydu.Tüm okurlara tavsiye ederim oldukça ilginç bir kitaptı.Monoton konulardan sıkıldım farklı bir konu okumak istiyorum diyorsanız tam size göre bir kitap.Bir sürü cümlenin altını çizdim ama en beğendiğim alıntı şu sekilde: Yeni doğanlara tavsiyem ağlamayın, etrafınıza bakın, havanın tadını çıkartın.
Şimdiden herkese iyi okumalar :)
Aşkın ne yaşam tarzı ne statü dinlemediğini açıkça anlatan bir kitap yazar tüm yalınlığıyla yazmış bu romanı yazar sanki bir yakınınızın başından geçmiş gibi olaylar öyle içten öyle samimi.Bazı alıntıları aşkı cok güzel anlatmış birkaçı şöyle:
Odam mutluluğumu içine alamayacak kadar dar geliyordu bana.
Hiç tanımasam bile karşılaştığım bütün insanları seviyordum.Aşk ne kadar iyi yapar insanı!
Tutkular duygulara karşı güçlü kılar insanı.
Aşk her zaman daha iyi kılar insanı.
Günahın savunucusu değilim ama duasını duyduğum her yerde, soylu acının yankısı olacağım.
Bu kitap çok karşıma çıktı okumam için öneride bulunan arkadaşlarım oldu iyi ki de okudum güzel bir olaya daha şahit oldum.Hepinize tavsiye ediyorum.Okumaya değer bir kitap.
Üç kadın. Üç hayat.Üç kıta.Tek bir talep özgürlük!Giulia İtalya da ,Sarah Kanada da,Smita Hindistan da. Birbirlerinden habersiz ve ayrı dünyalarda yaşayan üç kadının hikayesi bu.Birbirlerine ne kadar yürekten ve eşsiz bağlarla bağlı olduklarını bilmeden kaderlerine razı gelmeyip savaşmaya karar veren üç kadının umut ve dayanışmayla dokudukları hayatları.Ben severek okudum akıcıydı da kısa sürede bitti. Tüm içtenliğimle söylüyorum hayata farklı bakmanızı sağlayacak, ne kadar kötü bir durumun icinde olsakta her zaman bir çözümün olduğunu bize gösteren bir kitap. Gönül rahatlığıyla herkese tavsiye edebilirim.Şimdiden herkese iyi okumalar.
Maria Dolz her sabah işe gitmeden önce kahvaltı ettiği kafede adeta onun için bir mutluluk timsaline dönüşen evli bir çifti gözlemlemeye başlar. Bu gözlemlemeyi bir rutin haline getirir.Çiftin gözünde Maria ölçülü kızdır.Uzun bir süre sonra gazeteden adamın bir mezcup tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Aslında romanın akışı bu detaydan sonra başlıyor.Maria kendini olayların içinde buluyor.Maria bir adamı seviyor acı olan şu ki adam Maria' yı sevmiyor başka bir kadına aşık.
Bir kadının başına gelebilecek en kötü olay Maria'nın başına geliyor. Romanın adından yola çıkacak olursak aşk romanı gibi duruyor fakat roman, aşk ve polisiyenin toplamı gibi.Konusu farklı güzel bir kitaptı akıcıydı okumanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda sürükleyici bir roman sıkılmıyorsunuz.
Kitapdan çok sevdiğim birkaç alıntıya da yer vermek istiyorum:
Kimi duyguların değişmesi kolay değildir, umutsuz biçimde zaman alır.
Bir erkeğe ilgi duyan bir kadın onunla ilgili her konuyu merak eder:Arkadaşları, işleri,zevkleri farketmez.Hepsi onun merakını cezbeder, daha fazla tanımak ister sadece.
Kimse kendisine aşık olunmasından ötürü sorumlu tutulmaz.
Kimin kalbiyle ilgili endişesi yoktur ki...
