Zeynep Taymur

Dogruyu söylemek gerekirse; Dünyayı yönetenler dinlerın ve imparatorlukların kurucuları, bütün inanısların peygamberleri, tanınmıs devlet adamları ve bunların yanında daha alçak gönülü insan topuluklarının liderleri kitlelerin ruhları hakkında cogu zaman gayet kesin bir bilgiye sahip psikologlardır. Psikolog olduklarını bilmeyen bu kişiler kitlelerin ruhunu iyi tanıdıklarından, onlara kolaylıkla hükmetmişlerdir.
Reklam
Yaşadıkça , sesim de çıktıkça dogruluk kötülenirken önümde, ondan yana çıkmazsam günaha girmis olurum.
Biz devletimizi, bütün topluma birden mutluluk sağlasın diye kuruyoruz.Yoksa bir sınıf, ötekilerden daha mutlu olsun diye degil; cünkü, kurdugumuz devlette doğruluğu en kötü yönetilen devlette de eğriligi kolayca görürüz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; Akıl çağıydı , akılsızlık çağıydı; İnanç çağıydı, inançsızlik çağıydı; Aydınlığın mevsimiydi, karnlığın mevsimiydi; Umudun baharıydı, umtsuzluğun kışıydı; Her şeyimiz vardi, hiçbir şeyimiz yoktu...
Kara sular gözümü, kin, öfke ve nefret de dünyanın gözünü kör etmiştir.
Reklam
Ben yalnızca huysuz olmayı değil, hiçbir sey olmayı da beceremedim.
"Bir toplumu ödül ve ceza sistemi ile yönetiyorsanız başarısızsınızdır."
"Bilmiyorum, artık hiç bilmiyorum ölüme de hazır deglim yaşamaya da."
Ac ve yoksul halkın savunacak nesi var? Bütün güc ve para hakim sınıfın elinde halktan körü körüne itaat beklerler başları ağrımasın yediklerini hazmetsinler diye...
Reklam
Demek ki insanların bize itaat etmeleri için, aç, muhtac cahil ve batıl inancıl olması lazım falan attarın çocugu okursa yarın benim cümlelerime itiraz eder bizim anlamadığımiz laflar eder.
"Bir insanı anlamak için onunla aynı düşünmek gerekmez."
'Her şey açik görüşlü ilgisizlikle başlar.'
"Uyumsuz insan için aciklamak ve çozmek degil duymak ve betimlemek söz konusudur."
Dil goristane peyvan be gotina ( dil söylenmemis söz mezarlığıdır.)
Reklam
"Ama istekli bir zorunluluk bu belki de çaresiz kabuledilmis bir zorunluluk."
şaşılacak sey bıçak hep tertemiz en azından üc kez vurdum bir kez bile kan akmadı. kanın akmaması masumiyet mi? yoksa suçun ağırlığı mı?
'İnsanlara dair fikirler üretiyor, birlikte olmak istedigimiz kişiyi yaratıyoruz ve sonra gerçek olanı sahte kalıbın içinde tutuyoruz her zaman iyi sonuçlanmıyor.'
Reklam
Kimyager bir makineydi. Acımasız ve insafsız canavarı artık özgürdü.Seçtiği kurbanını oynamak için ortaya cıkmasını istiyordu.
Şu çoçuk dünyaya getirme işi şimdi olduğu gibi zorunluluk veya bedensel zevkin eşlik ettiği bir şey değilde tamamen düşüp taşınarak akılla yapılan bir is olsaydı acaba insan soyu gerçekten soyunun varlığını sürdürmek ister miydi? Bir insan gelecek nesle onu hayat yükünüden kurtaracak kadar şefkat ve merhamet beslemez miydi? Ya da böyle bir yükün onun üzerine yüklenme sorumlulugunu soğukkanlılıkla üstlenmeyi istemeyecek kadar ona yakınlık duymaz mıydı?
"Tatmin edilmiş her arzu yeni bir arzunun doğumuna neden olur."