Bir adım öne çıkıp kollarınızı uzatarak karşınızdaki bütün her şeyi kucakladığınızda sarıp sarmaladığınız şey, sırrı asla bilinmeyen ve sahip olunamayan büyük bir gizemdir aslında. En yakınımızdakiyle bile aramızda öylesine uzun bir mesafe vardır ki, tahayyül etmekte güçlük çekeriz. Netice itibartyla, kendi derinliklerimizden habersiz yaşayan insanlarız biz.
…kaybolmak tüm varlığınla orada bulunmaktır ve tüm varlığınla orada bulunmak, belirsizlik ve gizem içinde kalabilme kapasitesi gerektirir. Dolayısıyla, kimse kaybolmaz aslında; insan ancak kendisini kaybedebilir. Bu bilinçli bir tercihtir, seçilmis bir teslimiyet ve coğrafya aracılığıyla ulaşılan ruhani bir tasarruftur.
Sevgi, bilgelik, zarafet, ilham... Benliğin sınırlarını bilinmeyene doğru genişleten, bizi başka biri haline getirme ihtimali son derece güçlü olan bu unsurları aramaya nereden başlayacaktık ki?
Nesneler, az ya da çok yetenekle, uzmanlık ve zindelikle, ister kabataslak isterse pürüzsüzce olsun, bir tuval üzerinde yeniden yaratılır. Sanata giden yol, tuval üzerinde, bütünden ahenkli bir kompozisyon yapmaktan geçer.
Her resim gizemli bir şekilde tüm hayatı içinde barındırır; içinde birçok acının olduğu bir yaşamı, saatler boyu düşülen kuşkuları ve büyük mutluluk veren ilhamı içerir.