Daha önce hiç gitmediğiniz bir şehire gittiğinizi düşünün. Orada yaklaşık 5-6 saat gezme fırsatınız var. Yani 3-4 yere rahatlıkla gidebilirsiniz. En sona, gidilebilecek en güzel yeri mi bırakırsınız yoksa diğerlerine nazaran biraz daha gölgede kalmış yeri mi? Bu soru her ne kadar kişiden kişiye farklılık gösterse de güzel olan bence en sona bırakılmalı. O zirve tat, en son tadılmalı. Futbolda seri penaltı atışlarında da bu böyledir, en iyi futbolcu hep en son topun başına geçer. You Tube'da da böyledir, herhangi bir konu hakkında bir video izlediğimizde en dikkat çekici noktayı hep videonun sonunda izlemiş oluruz. Mesela yolculuğa çıkacak olan birisinin vedalaşma anını düşünün, en sona en sevdiğini bırakır.. Kitaplar da böyledir benim için. Oğuz Atay'ın okuyacak olsam; ilk Korkuyu Beklerken, Tehlikeli Oyunlar, Eylembilim gibi kitaplarını okurum, Tutunamayanlar'ı en sona bırakırım. Zülfü Livaneli okuyacaksam ilk Serenad'ı okumam. Yaşar Kemal okuyacaksam ilk İnce Memed'i okumam ya da John Steinbeck okuyacaksam ilk Gazap Üzümleri'ni okumam. Kısacası yazarın zirve kitabıyla başlamam.
Ahmet Hamdi Tanpınar için bu durum böyle olmadı maalesef. Ahmet Hamdi Tanpınar denilince akla gelen ilk şey Saatleri Ayarlama Enstitüsü'dür. Huzur, Aydaki Kadın, Mahur Beste gibi kitaplarını okuduktan sonra okumak isterdim bu kitabı ama öyle olmadı..
Her zamankinden daha fazla birbirimizle bağlantı içinde olduğumuz bir çağda böyle her şeyi kendine hak görmenin zirve yapması çok tuhaf bir durumdur...
Gece inerken ağır ağır, öteye geçiyorum has alfabemle, büsbütün çetrefilli sorular bölerken uykumu, bir ölünün ölümsüz gözyaşlarını silerken şair, uzanıp yanı başımda duran kara defterime beyaz kalemle şöyle yazıyorum;
'' Kendime not: Seni gururlandıracağım, bir sonraki durak, zirve!''
Merhaba dostlar. Uzun zamandır merak ettiğim ama okumayı ertelediğim ve kitabı bitirdiğimde neden bu kadar bekledin diye kızdığım duygusallığın zirve yaptığı gerçek hayattan esinlenerek yazılmış harika bir kitapla geldim. @calikusuyazar.feride 'nin kaleme aldığı #çisem kitabından bahsediyorum. Okuyanlar eminim şimdi bana daha önce niye
Rıhtımda güneşin doğuşu anı bir Fransız denizinin limanında 1439 yılında کلود لورین tarafından güneşin evine yolculuk misali merkantilizm en zirve tablosu.
"Nefs üzerindeki zafer, sloganların ve felsefenin işi değil, derinlerde sessiz bir akıntının işidir. Hiçbirimiz sadeliğe ve tatmine ulaşamadık; hafta başı zirve yarışı başlar, nefret ve pişmanlık dışında her şeyi yakıp yıkar.”
Şerlileriniz başınıza musallat olmadan evvel iyiliği emredip kötülükten sakındırma vazifenizi yerine getiriniz! Bunu yapmaz da kötüleriniz başınıza musallat olacak olursa artık iyilerinizin yapacağı dualar da kabul olunmayacaktır.
~Hz. Osman
"Merhametim sayesinde insanım ve insan kalabilmekten daha yüksek bir zirve bilmiyorum."
"Burası dünya dostum, masal kitabı değil... Doğanın letafetine, yerlilerin sükunetine aldanmamalı. Seni okşayan el, zamanı gelince taşlayacaktır da."