Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
190 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Gökalp bu eserinde Türkçülüğün tanımını yapmış ve çeşitli başlıklar altında incelemiştir. Türkçülüğü tanımlarken il olarak millet kavramı üzerinde durmuştur ve 6 başlığa ayırmıştır: 1)Irki Türkçülere göre millet ırk demektir. Ancak ırkın sosyal davranışlarla alakalı olmadığı ispat edilmiştir. ‘Millet içtimai seciyelerin mecmuudur.’ Diyen Gökalp bu
Türkçülüğün Esasları
Türkçülüğün EsaslarıZiya Gökalp · Karbon Kitaplar · 20186bin okunma
Gökalp'a göre millet nedir
Atatürk'ün yakın çevresinden gazeteci, yazar ve siyaset adamı Falih Rıfkı Atay'a (1894-1971) dostu hakkında "Ziya Bey, Diyarbakır'da tek başına yazıp yayımladığı dergisiyle bizi Ankara'da idare ediyor!.." dedirten şair, ünlü Küçük Mecmua'nın 25 aralık 1922 tarihli 28'inci sayısında yayımlanan "Millet nedir?" başlıklı önemli
Reklam
Müderris Ahmed Vefik Paşa (1813-1891) Şecere-i Türki'yi Doğu Türkçesi'nden İstanbul Türkçesi'ne çevirmiş; Lehçe-i Osmani adında bir Türk kamusu (sözlük) hazırlayarak Türkiye'deki Türkçe'nin büyük Türkçenin yalnızca bir lehçesi olduğunu ortaya koymuştu. Askeri Mektepler nazırlığını üstlenen Süleyman Paşa Türkçülüğü askeri okullara sokmaya çalışıyordu. Osmanlıca gibi üç dilin oluşturduğu bir dil olamayacağını anlayan paşa, yazar ve eğitimci Recaizade Mahmud Ekrem Bey' e ( 1847-1914) yazdığı mektupta: Osmanlı deyimi yalnız devletimizin adıdır. Milletimizin adı ise Türk'tür. O halde, dilimiz 'Türk dili', edebiyatımız da 'Türk Edebiyatı’dır... diyor ve ekliyordu: Türkçülüğün ilk 'babaları' (Jön Türkler değil) Ahmed Vefik Paşa ve benzerleridir...
Güzel dil Türkçe bize/Başka dil gece bize/İstanbul konuşması/En saf en ince bize diye seslenen Ziya Gökalp de Ömer Seyfettin’e yakın görüşleri paylaşıyordu.Türkiye ‘nin ulusal dilinin İstanbul Türkçesi olması gerektiğini vurguluyor;ancak orada da iki ayrı dil bulunduğunu anımsatarak çıkar yolun konuşma dilini yazı diline dönüştürmek olduğunu savunuyordu.Batı kökenli terimlere gelince bunların hepsine hemen Türkçe karşılıklar bulunamayacağından Fransızca ya da Rusçaları yerine Arapça,Farsça olmalarını daha doğru buluyordu.Bu nedenle çağdaşlarından çoğu gibi Türkçeye değil Arapçaya başvurmuş,kültür (culture) kavramına karşılık “hars” ı, psikolojiye karşılık “ruhiyat “ ı, sosyolojiye karşılık da “içtimaiyat”ı türetmişti.Böylece giderek imparatorluğu kurtaracak siyaset diye savunduğu üçlü Türkleşmek-İslamlaşmak-muasırlaşmak sentezine koşut olarak dilde de “yeni kavramlar yüzyılın,terimler ümmetin,sözcükler milletin” diye özetlenebilecek üçlü bir formül üzerinde karar kılmıştı.
Sayfa 57
"İstanbul Türkçesi Türk lehçelerinin en güzeli, en işlenmişi, edebiyat ve ilimce en zenginidir."
Millet, kültür, ilim ve kültür, dille yapılır. Ziya Gökalp gibi emperyal kültürle yetişmiş aydınlar, dil konusunda da radikal kopuş yerine gelenekle irtibatlı bir dönüşümden yana idiler, Batı'da emperyal devletlerden ulusal devletlere geçiş sü reci, medeniyet dilinden (Jingua franca) yerel dile (vernacular) geçiş olurak dile yansımıştı. Gökalp'in (2007: 77), İstanbul dilinin milli lisan edinilmesi teklifi, bu ikisinin ortasını bulma, telif arayışını ifade ediyordu: “İstanbul dilinin milli lisan ittihâzı ve Avrupa medeniyeti içinde bir Türk harsı ibddına çalışılması bir Türk milletinin teessüsüne hâdim olacak ve Osmanlı, Kıpçak, Özbek, Kırgız gibi tabirler mıntıka isimleri hükmünde kalacaktır.” Ama yeni rejim, bu konuda da onun gibi sağduyulu aydınların tavrı yerine Recep Peker (1889 1950), Mahmud Esat Bozkurt (1892-1943), Falih Rıfkı Atay (1894 1971), Mehmed Saffet (Arın) Engin (1900 1987) gibi radikal Batıcı aydınların kopuş eğilimini benimsedi. Din, dildi; Macarlar, Türkçe ile birlikte dinlerini de kaybederek Hıristiyan olmuşlardı. O halde Türk milletini İslâm'dan koparmak için Türkçe'den koparmak gerekiyordu. Standart yerel dil olarak İstanbul Türkçesi de özünde İslâm kültürünü taşıyordu. O yüzden öztürkçe adıyla yeni bir dille birlikte yeni bir din, yeni bir devlet yaratmak gerekiyordu. Devrin önde gelen Kemalist ideologlarından M. Saffet (Arın) Engin'in Saffet olan adını bile Arın olarak özleş tirmesi (!), dil mühendisliğinin sadece milli değil ferdi kimlikleri de değiştirmeye kadar, cinnet derecesine vardığını gösteriyordu.
Reklam
170 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Türkçülüğün Esasları İncelemesi
Türkçülüğün Esasları, Ziya Gökalp’in 1923 yılında yayımladığı, Türk milliyetçiliğinin tüm fikir ve tekliflerini bir sistem bütünlüğü içinde ortaya koyan, yazarın değişik zamanlarda yazmış olduğu denemelerden derlenen siyasi, tarihi ve sosyolojik bir tarihtir. Türk milliyetçiliğinin temel yapı taşlarından birisidir. Türkçülüğün Esasları, iki
Türkçülüğün Esasları
Türkçülüğün EsaslarıZiya Gökalp · Mavi Çatı Yayınları · 20186bin okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
TÜRKLEŞMEK, İSLAMLAŞMAK, MUASIRLAŞMAK ESERİNİN İNCELENMESİ
20.yy.ın başlarında Türk milletinin, Türkiye’nin ve Türkçülüğün yaşadığı sorunlara dair ortaya koyduğu fikirlerin ve çözüm önerilerinin önemi, benzer sorunların günümüzde de yaşandığı düşünüldüğünde, bir düşünür olarak Ziya Gökalp Bey’in kıymetini daha artırmaktadır. Büyük Türk sosyoloğu ve filozofu olan Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliği ve
Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak
Türkleşmek İslamlaşmak MuasırlaşmakZiya Gökalp · Ötüken Neşriyat · 20173,052 okunma
İstanbul Türkçesi Türk lehçelerinin en güzeli, en işlenmişi, edebiyat ve ilimce en zenginidir.
230 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Refik Halit Karay ve "Sürgün"ü
"Sabaha karşı Beyrut göründü." diye başladı sürgünümüz Yüzbaşı emeklisi Hilmi Bey'in romanı. Öyküyü baştan az çok bildiğim için şöyle düşündüm: "Keşke Beyrut gibi deniz kenarı ve hareketli bir kent yerine sakin bir iç şehre sürülseymişsin Hilmi Bey. Şimdi aklına hep İstanbul gelecek." Nitekim çok geçmeden Hilmi Bey beni
Sürgün
SürgünRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 2018461 okunma
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.