Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zuhal Nas

"Sana da şey gibi geliyor mu?" "Ne gibi cancağızım?" "Hayatımızın en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirmişiz gibi." "Neydi ki o?" "Bilmem, belki de şu andır."
Reklam
Belki de sadece kendimizden kaçmak için dert ediniyoruzdur memleketi.
Rasim Abi için fark etmezdi. Dert dertti. Anlatırdın, o da dinlerdi. Ama sonra birgün bir bakardın, "Al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara!" diye türküler söyleyerek çıkıverirdi karşına. Bir kızı çuvala koyup duvara vurmayı anlatan neşeli türküler var, ne tuhaf değil mi?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonsöz
Beni avutsun diye de yanımda iki yabancı, beyaz çiçek taşıyorum - artık soldular, kurudular, kahverengi ve kırılgan bir hal aldılar- akıl ile güç gittiğinde bile minnetin ve karşılıklı sevgi duygusunun insanoğlunun yüreğinde yaşamaya devam ettiğine tanıklık etsin diye...
Sayfa 140Kitabı okudu
Bu hissi bilirim. Vücut dediğiniz şey size bir tür hapishane gibi gelmeye başlar. Hapishane de değil, nasıl desem, vücudun tamamı, ruhu çok sıkı saran bir dik yakalı kazağa dönüşür. Yırtmak için dayanılmaz bir istek duymaya başlarsınız. Siz bu hissi bilmezsiniz. Ben bilirim.
Reklam
"Gökyüzündeki Büyük Kedi diye bir şey yoktur herhalde, değil mi?" SANA ŞAŞIYORUM MAURICE. ELBETTE KEDİ TANRILAR YOK. KEDİLERİN TANRILIK YAPMASI... ÇALIŞMAK OLURDU.
Sayfa 256Kitabı okudu
İnsanlar işte, hah! Kendilerini tüm diğer yaratıkların efendisi sanıyorlar. Biz kedilere hiç benzemiyorlar. Biz tüm diğer yaratıkların efendisi olduğumuzu biliyoruz. Hiç insan besleyen bir kedi gördünüz mü? Alın size kanıt.
Sayfa 186Kitabı okudu
Chih oradaki kalabalığın içinden bile İmparatoriçe'nin yüzünde bir göçmen kuş, bir tavşan ve kurtlarla dövüşmeye yetecek kadar hırçın, kuzeyli bir İmparatoriçe'nin izlerini göreceğini düşündü.
Sihirbazlardan biri durumu çabucak anladı; elini kaldırdı ve bir büyünün ilk sözcüğünü söylemeye başladı. Rincewind'in yanından çok kısa, keskin bir ses geldi: İkiçiçek tükürmüştü. Hidrofobik bir çığlık attı ve yaralanmışçasına elini indirdi.
Sayfa 228Kitabı okudu
"Doğru yapıyor muyum?" diye sordu İkiçiçek, endişe dolu bakışlarla. "Kıpırdarsan seni karaciğerinden şişleyeceğini söylüyor," diye, fazla serbest bir çeviri yaptı Rincewind.
Reklam
Yeni tatlar da yeni fikirler gibidir genç adam; ne kadar yaşlanırsan, hazmedilmeleri de senin için o kadar zor hale gelir.
Ama Mösyö Arthens... seçmece bir kötü. Kötü derken, kötü yürekli, acımasız ya da despot biri demek istemiyorum. Birazcık bu da var elbette. Hayır, "gerçek bir kötü" derken, içinde iyi olan ne varsa inkar etmiş ve yaşarken cesede dönmüş biri demek istiyorum. Çünkü asıl kötüler herkesten nefret ederler, bu kesin, ama özellikle de kendilerinden nefret ederler. Birisi kendinden nefret ettiğinde bunu hissetmez misiniz siz? Bu onu yaşarken öldürür; kendi olmanın bulantısını hissetmemek için kötü duygularını olduğu kadar iyi duygularını da uyuşturur.
Benim annem öldü. Çok oldu. Ben küçükmüşüm. Bana olan şeyi pek hatırlamıyorum. Belki bu iyi bir şeydir. Ama annenin ölümü, alışılması en zor şeylerden biri olmalı. Bizi taşıyan kabın devrilmesi gibi bir şey bu.
Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için... Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil... Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları, hülasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki... Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek... Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey vermeyiz... Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musun? Sizinle, bunun için dost olabileceğimizi zannediyorum. Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok... Fakat bilmem.. Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırıttığını gördüm...
Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.
Sayfa 177Kitabı okudu