"Anne gel bu dünyadan ayrılalım. Sen önce beni ve kardeşimi öldür bu cehennemden kurtulalım. Eğer yapamazsan ben yapayım. Seni ve kardeşimi öldüreyim, sonra kendimi öldürürüm." Oğlum bunu söylüyor daha beş yaşında küçücük bir çocuktu. Ama yaşadıkları ona bunu söyletecek kadar ağırdı.
Artık ne mutlu ne de mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu. Her şey geçip gidiyor.
Artık tüm meselelere karşı aynı daimi yargıyı sergilemeye kendimi mecbur hissetmiyordum, bunun yerine duruma göre ve anın gerektirdiği şekilde başkalarına bir dereceye kadar umursamazca davranıyordum.
Hiç kimse bir başkasını tamamen fethedemez ve bir köle bile bir kölenin hakir karşılık verişinin altından kalkar, bu yüzden yapabileceğimiz tek şey, o anda ve orada, tek bir zar atışıyla her şey üstüne bahse girmek; ya hep ya hiç bahsi. Hayatı sürdürebilmek için başka bir yol yok. İnsanlar onur ve sadakate övgüler yağdırır ancak insan çabasının yegâne odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde de bir başka bir birey vardır. Toplumun esrarengizliği okyanus olan toplum değil bireydir.
İçim bomboş gibi hissediyordum ve kaybetmenin ağır acısıyla boğuşuyordum. Yarısı boş bir bardak. O sonsuz telafisi olmayan kayıp hissini böyle tarif ediyorum.
Şu meşhur eski deyişi biliyor musun? Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar. Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: bir adamın parası bittiğinde kalbini kaybeder değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaşana kadar itmeye , itmeye ve itmeye başlar.
Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...
Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.