Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
N،ن،
N،ن،
@1karanfil_
اِنَّمَٓا اَشْكُوا بَثّ۪ي وَحُزْن۪ٓي اِلَى اللّٰهِ...
Ubudiyet
İlahiyat
Diyarbakır, 17 Mayıs
514 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
İşi Vaktinden çok olan bu mübarek insanların tamamı sahabi değildir. Sadece bin yıllık geçmişten de söz etmiyoruz. Binlerce yıl öncesinden ses bırakanlar var. Kimi iki asır öncesinden ses veriyor. Kimi on dört asır öncesinden parıldıyor. Sekiz asır öncesinden de Salahaddin var.Allahın mülkünü, babalarından miras aldıkları köy ve kasabadan ibaret görmeyip, ibadet edebilecekleri her yeri vatanları görüp yollara düştüler. Hayatı, evlerinden ve iş yerlerinden oluşmuş görmeyip; ona insanlığı kuşatan bir anlayışla baktılar, düşündüler.
İşi vaktinden çok olmak, yığınlar arasında sürünmeden yaşamaktır.
İşi vaktinden çok olmak, ahireti dünyaya ezdirmemek ama dünyayı da ihmal etmemektir.
İşi vaktinden çok olmak, hayatın çilelerine karşı yılmadan sabırla mücadele edebilmektir.
İşi vaktinden çok olmak, hakkı üstün tutmak için gayret etmektir.
İşi vaktinden çok olmak, insan üzerine yatırım yapmak, nesil yetiştirmektir.
İşi vaktinden çok olmak, kendin için yaşamamaktır.
Onlar, belki bütün açıkları kapatıp gitmediler.
Her istediklerini yapamadılar.
Arzularına eremeden ayrıldılar.
Zaten onlardan böyle bir sonuçta bekleyen olmadı.
Önemli olan, büyük düşünmek, sürüden bir koyun olmadan yaşamaktı.
Okurken yer yer duygulandıran, hüzünlendiren bir siyer kitabı... Hele ki Hazreti Muhammed (sav) 'in vefatı. Okumayı zorlaştıran yerlerden biri...
O' nun (sav)'in hayatını öğrenmek, öğrendiklerini hayatına uygulamak, O' nun gibi yaşamak, O'nu hissedebilmek...
Hazreti Peygamberin hayatını öğrenmek anlamak ve hayatına uygulamak bir Müslümanın elbette ki asli görevlerinden birisidir. Onu (sav)'i okumak bilgi sahibi olmaktan daha ziyade hayatımızı şekillendirir. Rabbim cümlemizi Onu (sav)'i okuyan ve yaşayanlardan eylesin.
Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı (2 Cilt Bir Arada)Salih Suruç · Nesil Yayınları · 20224,768 okunma
33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular.
Aptülhamid Han'ın bu sözüyle kitabı özetleyebiliriz. Bahadır Yenişehiroğlu: "Hünkarım" kitabı ile yeri geldi okurken tebessüm ettirirken yeri geldi Tahsin Paşa'nın hüznüne büründürdü. Hele ki Aptülhamid Han'ın tahttan indirilip sürgün edilmesi ve Tahsin Paşa'nın dostundan ayrı kaldığında çektiği ıstırabı, sakız adasına sürgün edilişi vb. antalan kısımları okumadım da yaşadım sanki. Kitap beni benden aldı diyebilirim.
İstifade ettiğim bir kitap oldu ve istifade edilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim :)
Okur Takip Önerileri
Mü’mini, imandan amele, abdestten namaza, zikirden istiğfara, selamdan musâfahaya, misafir ağırlamadan uğurlamaya, kalemden kelama, projeden inşaya, nişandan izdivaca, para kazanmadan infak etmeye, düğünden derneğe, taziyeden cenazeye, fertten cemiyete, evden çarşıya kilim dokur gibi ilmek ilmek hayatını irfanla dokumaya çağıran bu eser, Allah’a, Rasûlüne (s.a.v) ve cemiyete karşı onda ve terbiyesiyle memur olduğu evladında bir farkındalık oluşturmaya ve buna bağlı olarak bir şuur inşa etmeye taliptir.
Evlerde, medreselerde ve iş yerlerinde kurulacak ders halkalarında babalar, muallimler, amirler ve tacirler nezaretinde bu eser okunur, Allah’a (c.c) ve Rasûlü’ne (s.a.v) ait ayetler, hadisler ezberlenir ve gereğince amel edilirse mekân değişir, zaman mübarek çağlarla irtibat kurar, işte o zaman ev de, iş yeri de İslâm okulu olma noktasında önemli mesafeler kat eder.
Özlemini çektiğimiz müeddeb nesil, fabrikalarda değil, Allah (c.c) ve Rasûl (s.a.v) buyruğunun hâkim olduğu evlerde yetişecektir. İslam evinden mahrum olan Batı, bilimde-sanayide terakki ettikçe ahlakta tedenni etti. Büyük İslâm medeniyetinin ruh vereceği yeni dünyanın yüce devletinin tebâsı böyle bir sendrom yaşamayacak. Çünkü madde planında terakkinin yoluna açacak âlim ve arif gibi sanayici de mühendis de İslam okulu gibi faaliyet gösteren evlerde yetişecek.
İnsanlara anlatmalı :
Aşkın, bir zina olmadığını
Sevginin baki olduğu kadar aşkın da baki olduğunu;
Ölümün de bir aşk yolu olduğunu insanlar bilmeli...
Ama nasıl?
Sadece söylesek, yani
“Ölüm de bir aşktır aslında”
desek yetmez mi efendimiz.
En beğendiğim kısım burasıydı. Aşk gibi güzel bir duygu zinaya çevrilmemesi gerektiği gibi kötü yaşantılarlada kirletilmemeli.
Samimi ve derin anlamlar barındıran bir kitaptı benim için. Şiirleri düşündürücü ve bilgilendiriciydi. Ölüm temasının ağırlıklı olması, ölüme olan kötü bakışlarımızıda değiştirmeli çünkü ölüm "sevdiklerine kavuşma" olarak anlatılmıştı.Ölüm deyince akla karamsarlık gelir belki burda daha çok sorgulatıcı ve sevdirici bir yanı vardı. Benimde bazı konularda bakış açımın değişmesine de sebep oldu bunun için teşekkür ediyorum yazara :)
Eylül'den de öğrenmemiz gereken çok şey var. Yazar belkide o yüzden yarım bıraktı bu kısmı ya da hikayenin sonu daha ders verici olsun diye. Bu sayede belki duygu seline kapılıpta ani bir sinirle geri dönüşü olmayan hatalar yapmayız.
Kitabın okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum. Ulaşma imkanı olmayanlar içinde pdf yi buraya bırakıyorumdrive.google.com/file/d/1rOleqHf...
Elinizin ulaşabileceği en yakın rafta duran Kitabullah'ı indirin ve açıp okuyun. Hidayet bir nurdur ve sonsuza değin, tozlu cilt kapakları içinde hapsedilemez, hapsedilmesin. Gelen mesajı alın ve takdire rıza gösterip, San-i Zülcelal'e boyun eğin. O'nun katında küçülün ki zaman, felaketler ve ölüm gibi hâdiseler karşısında mukavemetli olabilesiniz. O'na iman, kederi ve üzüntüyü kaldıracaktır. "Zaten ben iman ettim bunları da biliyorum." diyorsanız, siz bulanlardansınız, arama zahmetine katlanmayacaksınız demektir. Ama büyük yasayı hatırlayıp "bulduktan sonra sımsıkı sarılmak" düstürunu ihmal etmeyin. Bulduğunu söyledikten sonra sarılmayan, ya bulduğu şeyden hala şüphe duymaktadır, ya da
emziğiyle oynayan bir çocuk gibi onunla oynamaktadır. İki ihtimalde hoş değil şüphesiz.
Bırak ey bîçare feryâdı, belâdan; kıl tevekkül. Zîrâ feryad belâ ender, hatâ ender belâdır; bil. Eğer belâ vereni buldunsa, safa-ender, ata- ender ,belâdır, bil.
Eğer bulamazsan bütün dünya cefa-ender , fena - ender , belâdır bil .
Cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan , gel tevekkül kıl.
Tevekkül ile, belâ yüzünde gül; tâ o da gülsün. O, güldükçe küçülür; eder tebeddül.. :)
•Katiyen bilki; hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi "iman-ı billah"tır.
•Ve insaniyetin en ali mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı iman-ı billah içindeki
"marifetullah" dır.
•Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti o marifetullah içindeki "muhabbetullah"dır
•Ve ruh-u beşer içindeki en halis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç muhabbetullah içindeki "lezzet-i ruhaniye" dir.
•Evet, bütün hakiki saadet ve halis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahdadır. Onlar onsuz olamaz.
•Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete nimete, envara, esrarla, ya bilkuvve veya bilfiil mazhar olur.
•Onu hakiki tanımayan, sevmeyen nihayetsiz şekavete, alama ve evhama manen ve maddeten müptela olur.
•Evet şu perişan dünyada, avare nev-i beşer içinde semeresiz bir hayatta, sahipsiz hamisi bir surette, aciz miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder.
•işte bu avare nev-i beşer içinde perişan fani dünyada, insan sahibini tanımasa, malikini bulmazsa, ne kadar biçare sergerden olduğunu herkes anlar.
•Eğer sahibini bulsa, malikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgah dünya, bir tenezzühgaha döner ve bir ticaretgah olur.
Herkesin kolaylıkla okuyup anlayacağı, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış. Kitap ta daha çok günlük hayatta kullanılacak hadislere yer verilmiş. Her hadisten sonrada o hadisin açıklaması yapılmış ve konuyla ilgili ayetlerde örnek verilmiş, kitabın en güzel yönüde bu bence. Kolaylıkla okuyacağımız günlük yaşantımıza uyarlayabileceğimiz bir kitap ve okunmasını tavsiye ederim.
•Allah, benim sözlerimi işitip, iyice ezberledikten sonra başkalarına ulaştıran kimselerin yüzlerini ak etsin. (Tirmizi, ilim, 7)
Öncelikli olarak Huzur Sokağı aldığı kötü yorumların aksine, başından sonuna kadar severek ve bir çok yerde hüzünlenerek okuyacağımız bir roman. Yazıldığı dönemin şartları baz alınarak okunursa daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Okuduktan sonra bu yorumların yersiz olduğunu anladım.Eserdende anlaşılacağı üzere sevgi harama bulaşmadan yaşanır zaten kitabın ana konusu buydu. İyiki okumuşum çok güzel ve etkilendiğim bir kitaptı.Bir o kadarda bitmesini istemedim. Okuyan herkesin hayatında yer edineceğine ve bişeyleri değiştireceği kanaatindeyim.Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim:)
Dünyanın boş ve aldatan yüzüne dönüp “başlarım senin aşkına!” dedikten sonra Allah’a yönelip “RABBİM önceden hazır değildim şimdi iznin olursa seve seve BAŞLARIM SENİN AŞKINA” diyeceğiniz bir kitap...
Hakikatler gönlünde bir sarsıntı oluşturmuyor mu, yoksa uyanmak için hâlâ yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorsun?
Ve anlarsın zor sorular ancak kaliteli öğrencilere sorulurmuş
İmtihanın bu yüzden ağırmış, anlarsın.
Ve anlarsın ateş İbrahim’i yakmadıysa,
Balık Yunus’u yemediyse,
Bıçak İsmail’i kesmediyse,
Deniz Musa’yı boğmadıysa,
Kuyular Yusuf’ları almadıysa,
Sen de anlarsın umutlarını kün fe yekün’le büyütmen gerektiğini.
Ve anlarsın,
Allah azze ve celle geciktiriyorsa, güzelleştiriyordur.
Sabret…
Sabret…
Anlıyorsun değil mi?
