En az bir mükemmeliyetçi ebeveynin yaşadığı bir evde büyüyen çocukların özsaygısı çok düşüktür; fazlasıyla içsel gerilim ve kaygı taşırlar. Gerilim, asla mükemmeliyetçi olamama korkusundan kaynaklanır, bu yüzden hep sevilmediklerini hissederler.
Çocuklarımıza neyi yapmamaları gerektiğini öğretiriz ama ne yapmaları gerektiğini öğretmeyiz. Duygularını nasıl bastıracaklarını öğretiriz ama nasıl ifade edeceklerini öğretmeyiz.
Sağlıklı bir kişilikte bu üç parçanın da dengeli bir karışımı olur. Kendisine eleştiriden ziyade övgüyle konuşan "besleyen bir ebeveyn"; akıllı ve iyi düşünülmüş kararlar verebilen bir "bilge yetişkin"; ve kolayca boş verip oyun oynayabilen, eğlence seven, yaratıcı bir "çocuk".
Kendini sevmek bencil olmanın tam tersidir. Kendi içimizde iyi hissetmek sevgiyle dolu bir kuyumuzun olması gibidir. Başkalarına verecek bir sürü sevgimiz vardır. Boş bir kuyudan su çekemezsiniz; içimizde kendimize karşı nefret ve güvensizlik olduğunda, başkalarına sadece onları verebiliriz.
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme dinginliğini, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesaretini ve ikisi arasındaki farkı anlayabilme bilgeliğini bahşet.
Kurbanlar, başkalarını suçlu ve kötü hissettirmek için, dahası kendilerine acımaları için suçluluk duygusunu kullanarak onları manipüle ederler. Suçluluk duygusu, kontrol altına almak için kullanılır.
Karşıdaki kişi onları ne kadar severse sevsin, onların kendilerini reddedeceği durumlar yaratırlar. Yakın ilişkiler kurmada zorlanan veya bir başka şekilde uygun olmayan insanları arayıp bulma konusunda da çok başarılıdırlar.