Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet

Ahmet
@Ahmetdelibas
"Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık!.." instagram.com/ahmettadb
Tıbbi Belgeleme/BİLGİ İŞLEM/BİLGİ YÖNETİMİ/ Satış Danışmanı
ÖNLİSANS
İSTANBUL
İSTANBUL
24 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Ayn Rand - Hayatın Kaynağı
Ama benim hoşuma gideceğini sandıkları şeyleri söyleyenlerden hiç hoşlanmam.
Sayfa 167 - Pegasus
Reklam
''Neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? Bir nedeni olmalı. Bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemedim. Anlamak isterdim."
Sayfa 16 - Plato YayınlarıKitabı okuyor
"Bana sormakla. Herhangi bir kimseye sormakla. İşinle ilgili konuları asla başkalarına sormayacaksın. Ne istediğini kendin bilmiyor musun? Nasıl dayanabiliyorsun bilmemeye?"
Sayfa 29 - Plato YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
– Hayatı yok etmenin zamanı asla gelmez, çünkü bir saat sonra yaşayacaklarını bilemeyecek kadar insansındır.
– Hayattaki en huzur verici şey önemsiz projeler yapmaktı. Çünkü işlerin önemi artınca verdikleri acı da artıyordu.
Reklam
...Düşünce şeytandan,davranış Tanrı'dandır. Hangi düşüncenin davranışa dönüşeceğine karar verense insandır...
''...Senin bu kadar mutlu olmana ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.''
Hasan'ın rüyasını düşündüm; şu gölde yüzdüğümüz rüyayı. Canavar falan yok, demişti; yalnızca su. Oysa yanılmıştı. Gölde bir canavar vardı. Hasan'ı bileğinden yakalamış, onu çamurlu dibe çekmişti. O canavar bendim.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Ben insanlarla mücadele etmek istemiyorum. Beni yalnız bırakmalarını istiyorum. Yaşamak istiyorum."
Sayfa 110 - Plato YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Tanrı'ya inanır mısın, Andrei?" "Hayır." "Ben de öyle. Fakat bu benim çok sevdiğim bir soru. Tam anlamıyla alt üst olmuş bir soru." "Ne demek istiyorsun?" "İnsanlara hayata inanıp inanmadıklarını soracak olsam ne demek istediğimi anlamayacaklar. Aslında bu, çok önemli ama bir şey ifade etmeyebilir de.. Onun için onlara Tanrı'ya inanıp inanmadıklarını soruyorum. Olumlu cevap verirlerse hayata inanmadıklarını anlıyorum."
Sayfa 147 - Plato YayınlarıKitabı okudu
Bu yeni nesil eski dünyayı kor­kutuyor. Zira bu yeni neslimizin standardları nelerdir? İlk ve en mühimi bizler lûgatımızdan bir kelime attık. İNŞER DİLLERİN­DEKİ EN TEHLİKELİ, EN FENA VE EN SİNSİ KELİMESİ OLAN «BEN» İ AT­TIK. ARTIK O BİZE YARAMAZ. İSTİKBALDEKİ SLOGANIMIZ «BİZ» OLA­CAKTIR.
Putilovsky fabrikası işçileri kızıl bir bayrağın altında düz ve bozulmaz sıralar halinde ilerliyordu. Bayrakta şu sözler ya­zılıydı. “O İŞÇİ SINIFINDAN GELDİ. HAYATINI DÜNYA İŞÇİLERİNİN REFAHI İÇİN VAK­FETTİ. DÜNYA PROLETERY AL ARI BU EBEDİYETE İNTİ­KAL ETMİŞ KAHRAMANA ŞÜKRANLARINI ARZEDER.”
Kızıl Ordu askerleri haki kumaştan bir kale duvarı gibi sıralarda bir sürü dik, kaba omuz ve karları ezen çizmeleriyle ilerliyor, bu askerlerin her birinin kasketinin üstünde bir kızıl yıldız var. Başlarında kızıl bir bayrağın üstünde şu harfler ya­zılı: ÖLMÜŞ BİR YOLDAŞA EBEDÎ HAŞMET
Leningrad işçileri kırmızı bayrağa sarılı bir tabutun arka­sında yürümekteydi. Sıralar, hiç sonu gelmeyen bir merdivenin basamakları gi­bi sıralar dolusu bir sürü insan, bayrak ve pankartlar Nevsky’den Alexander III heykelini takiben Başbakanlık duvarlarının yanına doğru ilerliyordu. Binlerce insan teessürle yürüyor dal­galanan bir sürü bayrak ölüye sanki son tazimini ifa ediyor­du.
''Kireçler yer yer dökülmüş olduğu için duvarlar cilt hastalığına tutulmuş insanları hatırlatıyordu.''
Sayfa 23 - PlatoKitabı okudu
Reklam
"Görüyorsun ya, yenildiğimiz için üzülmüyorum. Suçların en büyüğünü omuzlarımıza yükledikten sonra bunun parmaklarımızın arasından kaçıp gitmesine aldırmıyorum, bizi çelik miğferli dev gibi bir asker yenseydi aldırmazdım. Ateş püsküren canavar gibi bir insana yenilseydik üzülmezdim. Fakat bizi bir bit yendi. Sen bitleri gördün mü hiç? Sarı renklileri en tombullarıdır... Bizim kabahatimizdi bu. Bir zamanlar insanları bir tanrının gökgürültüsü idare ederdi. Sonra onlar kılıçla idare edildiler. Şimdi ise Primus'la idare ediliyorlar. Bir zamanlar saygı onları durdururdu. Sonra korkuyla durdular. Şimdi mideleri yüzünden acizler. Erkeklerin boyunlarına, el ve ayaklarına kalın zincirler takarlardı. Şimdi onları kalın bağırsakları zincirliyor. Ama kahramanları kalın bağırsaklarından tutmaya imkân yoktur. Bizim kabahatimiz bu."
Sayfa 500 - PlatonKitabı okudu
"Hayatımda pek önemli meselelerle karşılaşmadım. Zaten meseleleri de insanlar yaratırlar. Çünkü onlar gerçekleri görmekten korkarlar. Hâlbuki insan bakacak olursa karşısındaki doğru yolu görür. Bunu gördükten sonra da oturmak olmaz."
Sayfa 370 - PlatonKitabı okudu
"Despot bir idare bazı basit şeyleri idare edebilir. Fakat bazı değerlere ilişemeyeceği gibi bunların itaatini de sağlayamaz."
Sayfa 338 - PlatonKitabı okudu
"İnsan acıya dayanabilir hale gelince başkalarının acı çekmesine de dayanır, Kira."
Sayfa 247 - PlatonKitabı okudu
Hiçbir zaman arkana bakma. Geçmiş ölmüştür. Fakat daima gelecek var.
Sayfa 93 - PlatonKitabı okudu
“Devlet dediğin şey nedir? Büyük bir kitlenin hesabına çalışan bir hizmetçi… Kitleyi rahat ettirmek için düşünülmüş bir kolaylık. Bu elektrik ya da su tesisatından farklı bir şey değil. İnsanlara musluk suyu için yaşamalarını söylemek komik olmaz mı?”
Reklam
İhtiyaçlarımızı onlar karşılayacağı için, neye ihtiyaç duyacağımıza da onlar karar verecekti.
«… Dün iki saat kuyrukta bekledim ama yine de soğan alamadım.» «Dounka, ay çiçeği yağını unutma kooperatifden almayı sakın…»
Ayaklar karda ilerliyor, bando ve mızıkanın sesi gümleyerek toprağı inletiyor, saflar boyunca ilerleyen bu insanlar ke­derli bir hava içinde ilerliyordu.
Müzik ümidin bile ötesinde bir ümitsizlikle başlıyor, vecde yakın bir haykırışla yükseliyordu. Fakat bu haykırışta ne bir keder, ne de bir sevinç değil, burada sadece bir askerî selâm vardı.
Bazı insanları beynimizden asla ayıramayacağımız yerlere kazıyoruz.
Destek YayıneviKitabı okudu
Etkisi altında kaldığım bölümlerden..
"Bir şey daha var; küçük şeker portakalı fidanını hemen kesmeyecekler, kesildiğinde de sen çok uzaklarda olacaksın, fark etmeyeceksin bile." Hıçkırarak bacaklarına sarıldım . "Bu artık bir şeye yaramaz, baba; hiçbir şeye yaramaz..." Benimkiler gibi yaşlarla dolan gözlerine bakarak bir ölü gibi mırıldandım: "Onu kestiler bile, baba; benim küçük şeker portakalı fidanım kesileli bir haftadan çok oluyor."
Can YayıneviKitabı okudu
Reklam
Acı...
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu.Acı,insanın birlikte ölmesi gereken şeydi.Kollarda,başta en ufak güç bırakmayan,yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
-Önemi yok onu öldüreceğim! -Ne diyorsun sen, küçük; babanı mı öldüreceksin? -Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek.. Ve bir gün büsbütün ölecek.
Sayfa 146 - CANKitabı okudu