"Bazen en büyük hakikatlerin bilgisinin en büyük günahlarla yan yana durduğunu unutma Settarhan. Aşkın nizamı parçalanınca her şey göze abes görünmeye başlar. İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskir..."
Bugünün rüzgârında yıkanan mazi gülü" diyordu üstat. Geçmişi bizim için manalı kılan şey, ona bugünden bakıyor olmamızla alâkalıydı. Onun bugün ve yarın için bize vereceği hızdı aslolan.
Muhtaç değildi elbet Yaratan, yarattiginin kulluguna.Lakin Yaratan o kadar büyüktü ki Adem'in O'na varmaya kulluktan başka yolu yoktu. Kendisini, ister istemez değil, istekle kulluk eder buldu.
Ben de bu dünyaya düşmüş biriyim.
Kimi zaman şeytan dokunmuş düşünü hayra yoramayan Havva, kimi zaman af dileyerek kırk yıl gözyaşı döken Adem gibiyim.
Ben?
Benden önce seçilmiş bir yolun yolcusu olarak geldim dunyaya ben. Bana sorulmadı.Ama sorulsaydi ben de seçerdim Açık itiraf işte, yasak meyveyi, unutarak ve hatırlayarak ben de yerdim.